Yemen’in başkenti Sana’daki Türk Şehitlik Anıtı’na bir hafta önce saldırı düzenlendi ve şehitlikte tahribat meydana geldi.

Dışişleri Bakanlığı, “Yemen ile ortak tarihimizin ve köklü ilişkilerimizin nişanesi olan” şehitliğe düzenlenen saldırıyı şiddetle kınadı, şehitlikte oluşan hasarın onarılmasını ve faillerin bir an önce cezalandırılmasını istedi.

Yemenli birçok yazar ve aktivist de Sana’yı işgalleri altında tutan İran yanlısı Husilerin Yemen halkını temsil etmediğine dikkat çekerek, saldırıyı lanetledi.

Husilerin Türk Şehitlik Anıtı’nı yıkmaya çalıştıklarını gösteren video kaydında sesi duyulan bir kişinin saldırıyı “İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un Türkiye’ye yaptığı ziyarete tepki” olarak nitelemesi ve Herzog’la görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ağır hakarette bulunması dikkat çekti.

Saldırı her ne kadar Türkiye ve İsrail arasındaki normalleşme adımlarına tepki gibi gösterilse de gerçekte Ankara’ya yönelik başka bir mesaj taşıdığı kesin.

Aksi olsaydı Husiler Netanyahu’nun Ekim 2018’de Maskat’ı ziyaretine ve dönemin Umman Sultanı Kabus bin Said tarafından kabulüne de tepki gösterirlerdi.

Sana’da böyle bir saldırının Husilerin izni olmadan gerçekleştirilemeyeceği kesin.

Husilerin sözde Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin El-Izzi, Twitter hesabında yaptığı açıklamada, saldırının “her ülkede görülebilecek bireysel bir eylem” olduğunu iddia ederek, “Aslında Türkiye, köklü tarihi ve güzel halkıyla sevdiğimiz bir ülke” dedi.

Fakat daha sonra söyledikleri ve her ne hikmetse Anadolu Ajansı’nın haberinde görmezden gelinen cümleleri, Türkiye’yi sevdikleri iddiasını yalanlar nitelikteydi.

Anıtın inşasında mühendislerin gözünden kaçan teknik kusurlar olduğunu, yıkılmasından kimsenin rahatsız olmaması gerektiğini, çünkü anıtın zorunlu olmadığını, bilakis her iki halkın tarihinin olumsuz yönünü hatırlattığını; o yönde kan, savaşlar ve büyük acılar olduğunu söyledi.

Anıtın ülkelerini savunmak için kurban veren Yemenli ailelere hakaret olduğunu öne sürdü.

Tüm bu sözlerden anlaşılan tek bir şey varsa o da El-Izzi’nin Yemen’de medfun şehit Türk askerlerini “işgal güçleri” olarak gördüğüdür ve bu görüşte olan birinin “Türkiye’yi sevdiği” iddiası kocaman bir yalandan ibarettir.

Husilerin böyle bir saldırıyı Tahran’ın talimatı olmadan gerçekleştirmeleri mümkün değil.

Dolayısıyla Sana’daki Türk Şehitlik Anıtı’nı hedef alan saldırının İran’dan Türkiye’ye bir mesaj olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Tahran’ın karın ağrısının ve mesajının ne olduğu sorusunun cevabını bir başka saldırıda buluyoruz.

Erbil’in füzelerle vurulmasının ardından İran medyası, “Tebriz’den atılan füzeler Erdoğan’ı salladı” diyerek saldırının aynı zamanda Türkiye’yi hedef aldığını söyledi.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki ve Kuzey Irak’taki doğalgazı boru hatlarıyla Avrupa’ya taşıma planı İran gazının önemini düşürecek.

Erbil saldırısı da Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) Başkanı Neçirvan Barzani’nin Antalya’da Erdoğan’la ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla konuyu görüşmesinin ardından geldi.

Kısacası Tahran, Türkiye’nin Avrupa’ya doğalgaz naklinde kilit konumunu sağlamlaştıracak girişimlerinden rahatsız ve saldırılarla bu rahatsızlığını dile getiriyor.