Babası Kayı Boyu’ndan Sultan ikinci Murad…

Köle olduğu bilinen Hüma hatunun evladı; Mehmed-i Sani…

Ebû’l-Feth…

Grand Turco (Büyük Türk)…

Turcarum Imperator (Türk İmparatoru)…

Kayser-i Rûm…

Osmanlı İmparatorluğu’nun yedinci padişahı…

İlk olarak 1444-46 yılları arasında kısa bir dönem, daha sonra 1451’den 1481 yılında vefatına kadar 32 yıl boyunca hüküm sürdü.

Mehmed’in eğitimi için babası Sultan Murad, çeşitli hocalar görevlendirdi.

Ancak zeki olduğu kadar hırçın bir çocuk olan Mehmed’in eğitilmesi kolay olmadı. Sonunda babası heybetli ve otoriter bir alim olan Molla Gürani’yi görevlendirdi.

Devrin mühim alimlerinden olan Molla Gürani’nin Müslüman bir Kürd allamesi olduğu bilinir…

Anlatılana göre Murad, Gürani’ye bir değnek vermiş ve Mehmed itaatsizlik ederse kullanmasını söylemişti.

Molla Gürani, Mehmed’e, dersini dikkate almayan bir öğrencinin hocası tarafından dövülmesi ile ilgili edebi bir cümleyi inceletmiş, Mehmed durumun ciddiyetini kavrayarak eğitimine önem vermeye başlamıştır…

Şehzade Mehmed’in medrese kökenli hocalarının yanı sıra bilgi edindiği Batılı şahsiyetler de bulunmaktaydı.

Saruhan (Manisa) sarayında İtalyan hümanisti Anconalı Ciriaco ve saraydaki başka İtalyanlar onun Avrupa tarihi ile Antik Yunan filozoflarının hayatlarıyla ilgili kitaplar okumasına önayak olmuştu.

Bu durum Şehzade Mehmed’e çok-kültürlülük kazandırmıştır.

Topkapı Sarayı arşivinde bulunan II. Mehmed’in şehzadelik yıllarına ait olan karalama defterinde Latin harfleri, Arap harfleri, Roma büstlerini andıran insan çizimleri ve Osmanlı figürleri bulunmaktadır…

***

Mehmed, üstün zekası ve harikulade hafızası ile Arapça ve Farsça’nın yanı sıra Latince, Yunanca ve İtalyanca öğrendi…

Hz. Muhammed’in (s.a.v) “Konstantiniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır; ve onu fetheden ordu ne güzel ordudur!” hadis-i şerifi Sultan II. Mehmed’in İstanbul’u fethetme arzusunun en önemli çıkış noktalarındandır.

Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) başkenti Constantinopolis, 29 Mayıs 1453 tarihinde Sultan ikinci Mehmed önderliğindeki Osmanlı ordusu tarafından fethedilmiştir.

Bu fetihle birlikte Osmanlı Devleti “imparatorluk” olmuş, tarihteki en önemli devletlerden biri olan Doğu Roma İmparatorluğu sona ermiştir.

İstanbul’un fethi ile 21 yaşında olan yedinci Osmanlı Padişahı II. Mehmed, “Fatih” unvanını da alarak Fatih Sultan Mehmed olarak nam aldı ve alem-i islam ile tüm dünyada şöhret oldu…

Fatih, İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bir hadisine nâil olduğu için günümüzde Türkiye ve İslam dünyasının geniş bir kesiminde “kahraman” olarak kabul edilmektedir…

***

İstanbul’un fethi ile Doğu Roma İmparatorluğu’nun sona ermesi, Orta Çağ’ın bitişi Yeni Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilir.

1453 fethi ile Anadolu ve Balkanlar arasındaki Osmanlı için geçişlerde bir engel teşkil eden Bizans yıkılmıştır…

Bin yıllık Bizans’ın hakimiyetini sona erdiren Fatih, askeri başarılarla Osmanlı Devleti’ni büyük bir imparatorluğa dönüştürdü…

***

Bilime, tarihe ve felsefeye özel ilgi gösterdi.

Türkçeden başka Arapça, Farsça, Latince ve Yunanca kitaplardan oluşan özel bir kütüphanesi vardı.

Ayrıca, Avnî takma adıyla şiirler yazdı.

Fatih papaların, imparatorların, Fransa krallarının, Büyük İskender’in Lombardların vekayinamelerini de okumuştu.

Fatih Sultan Mehmed portresini yapmak üzere o devrin dünyaca ünlü ressamı Gentile Bellini’yi İstanbul’a getirtmiştir…

Fatih’in Bellini’ye bu tablosunu yaptırtması onun zamanına göre açık görüşlü bir insan olduğunu gösterir…

Bugün Fatih Sultan Mehmed’in Bellini tarafından yapılmış bu tablosu Londra’daki Victoria and Albert Müzesi’ne aittir.

Bu tablo National Gallery koleksiyonundadır.

***

Fatih Sultan Mehmed’in tarihteki en önemli yanlarından birisi de eğitime verdiği önem olmuştur.

Üniversite anlamında Osmanlı tarihinde ve dünya tarihinde bilinen en eski eğitim kurumlarından olan Sahn-ı Seman’ı kurmuştur.

Sahn-ı Seman İstanbul’un ilk Türk yükseköğretim kurumudur.

Sahn-ı Seman medreseleri Fatih Külliyesi içindeki en yüksek düzeyli medreseler idiler.

Fatih 1481’de, yönü belli olmayan yeni bir sefere çıktı.

Bu sefer Roma üzerineydi denir…

Ama daha yolun başında hastalandı ve 3 Mayıs 1481’de Gebze yakınlarındaki Hünkar Çayırı’ndaki ordugâhında vefat etti…

Gut hastalığından öldüğü sanılmakla birlikte, zehirlendiği de söylenir…

Avnî, yani yardımcı, yardım eden manasında mahlası olan Sultan Fatih’in veli ve şehid olduğu bir çok ehl-i sünnet alimi tarafından ittifaken söylenmiştir…

En meşhur şiirinin ismi: Kimsesiz Hiç Kimse Yok

Hiç kimse yok kimsesiz

Herkesin var bir kimsesi

Ben bugün kimsesiz kaldım

Ey kimsesizler kimsesi

Kimse aradığım yollarda

Kimsesizlik kimsem oldu

Dinsin artık hicranın cana

Kimse aradığım yollar

Kimsesiz kimselerle doldu

Avnî (Fatih Sultan Mehmed Han)