İnsan, istediği zaman ve istediği kadar adım atar. İstemesinin gücü bilmeye, bilmenin gücü de niyete bağlıdır. Herkesin bir derdi davası vardır, bu ya hayır ya şer, ya doğru ya yanlış ya iyi ya da kötü olabilir. Allah (cc) çalışana veriyor. İslâm’ı, aileyi ve değerleri yok etmek ve ülkeleri parçalayarak yağmalamak isteyenler, yüzyıl önceden plânlarını yapıyor, adım adım hayata geçiriyor ve ne yazık ki istedikleri sonuçları alıyorlar. Onlar batıl hedefleri için bu kadar çok çalışıyorlar da biz nasıl oluyor da elimizdeki değerlerin kayıp gitmesine seyirci kalabiliyoruz? Biz nasıl oluyor da dava adamlığını kaybedebiliyoruz?

Halimiz, yaşantımızın özetidir

Rabbimiz “Oku, düşün, aklet” dedi. Biz okuduğumuzu, düşündüğümüzü ve aklettiğimizi zannediyoruz. Sonuç? Aileler dağılıyor, sadakatsizlikler artıyor, insan kendisine bile yabancılaşıyor. Yüzünü öyle bir değiştiriyor ki, karakteristik özellikler siliniyor, yerine başka bir fizyonomi geliyor ve bu sefer de onun psikolojisi zihne ve gönle yerleşiyor. Yanlış algılarla, anlayışlarla strese giriyoruz, bundan dolayı çok yiyoruz, bunu gidermek için diyetisyene gidiyoruz, zorla biraz kilo verip sonradan tekrar alıyoruz. Olmadı obezite cerrahisine başvuruyoruz. Nereye gidiyoruz farkında mıyız?

Nelere sahip çıkıyoruz?

Çocuklarımızla diyalog kopukluğu yaşıyoruz, çünkü sosyal medyada takip ettiklerimizden çocuklarımızı takip etmeye zaman kalmıyor. Beklenti yüklü mesajlarla çocukları sıkıyor sonra da onlar rest çekince şikâyetçi, oluyoruz. Eşimizle barışık olduğumuz zaman dilimleri, genele oranla sizce ne kadardır? Kendi içinde savaş yaşanınca başkalarıyla barış olamaz. Bugün nelerin hayatımızda olması için çaba sarf ediyoruz? Nelere sahip çıkıp neleri bırakıyoruz?

Başına gelenlerden öğrenmeyenin öğreneceği bir okul yoktur

Allah’ın (cc) koyduğu sınırları aşınca, huzurumuzun kalmadığını anlamak için daha ne kadar kaybetmemiz lâzım? Ne zaman Allah’ı (cc) yürekten tanıyıp sevmek için okuyacağız? Ne zaman Peygamber efendimizin (cc) hayatını anlamak için ciddi çaba sarf edeceğiz? Başka şeylere cömertçe saçtığımız bu zamanı, asıl işlere ne zaman ayıracağız? Zihin, isteme gücüne göre alan açar, yürekteki işgal ettiği alana göre enerji oluşur ve yapma kapasitesi aktif olur. Yapabilirlik sınırlarımızı istememizin gücü belirler. O zaman niyet varsa, niyete uygun sonucun oluşabilmesi için bilgi, sonra metot, daha sonra gayret ve sebat gerekir.