Dünya o kadar da ciddiye alınacak bir yer gibi gelmiyor bana. Belki de bunun için kendime ve kendim için gündemler buluyorum. Bunca gürültünün ve bunca garabetin içinde sığınacak, kaçacak ve hatta saklanacak bir yer. Neresi orası? Ya da öyle bir yer var mı? Bilmiyorum ama en azından hayal etmek de güzel.

Tamamen yok saymıyorum hiçbir şeyi. Zira yapamam, mecburum dünyada yaşamaya. Ama “bu dünyayı yaşamaya mecbur değilim. olmamalıyım da” diyorum kendi kendime. Çünkü çok acı var, çok sahte ve çok yalan… Dengeler var dengeler… Dünyanın bir ucunda türkülerini söyleyen, modern dünya nedir bilmeyen “ilkel” dedikleri ve öyle yaşayan insanlardan daha mutlu olduğumu zannetmiyorum.

Garip değil mi? Az şeye sahip ve az şeyden haberdarlar ve dünyaya sahip olmadıklarından kaybetmeye de korkmuyorlar.

“Burası dünya; burada işler hep yarım kalır” diye bir cümle var zihnimde. Kim söylemişti hatırlamıyorum. Yarım kalacak bir şey için bütün bütün kendini, gönlünü, derdini vermek biraz belki hamakat gibi geliyor işte bana. Onun için belki de o uzak diyarlarda güneşin tenini kavurduğu, yürümekten ayaklarının tabanı köseleye dönmüş, bulduğunda yiyen bulmadığında açlık ne demektir onu bilen, başını çevirip de gökteki yıldızları görebilen, dereden akan suyu pH değerini falan düşünmeden içebilenlere imreniyorum.

Hem gördük bunca “çağdaş” dünyanın ne menem bir şey olduğunu. Çok da matah bir hali yok bence.

Rivayet edenler anlatırlar ki; dervişin birinin yanına talebesi gelip de günlük dünyalık gailelerden dert yanmış durmuş. Dinlemiş önce derviş onu. Belki de kendi gençliğini görmüş onda. Sonra gözlerine bakıp talebenin “evlat” demiş “ne çok dünya kokuyorsun, bunca kokuyla benim anlattığım vadilere girilmez.”

Şimdi düşünüyorum, bakıyorum, anlamaya çalışıyorum, kendimi bir Molla Kasım’dan evvel sigaya çekeyim istiyorum. Gücüm yetmiyor buna. Zira her bir yan ve her bir yanım dünya kokuyor. Kaçamıyorum. Kaçacak, saklanacak bir yer bırakmamışlar ki koca dünyada. Ben onu bıraksam o beni bırakmıyor, ben onu terk etsem o beni terk etmiyor, ben ondan gitsem o benden gitmiyor.

Ama deniyorum, mutluyum.