Son günlerde Türkiye’de güzel gelişmeler oluyor. Kanal İstanbul projesinin ÇED raporu ortaya çıkınca bazı çevreler işin ciddiyetini anladı. Daha o konu konuşulamadan Yerli araba TOGG’un tanıtımı yapıldı. İlk milli sivil helikopter hangardan çıktı. Önümüzdeki günlerde Libya’ya asker gönderilmesi ile ilgili teskere Meclise gelecek.

Türkiye bölgede oyun kurucu haline geldi. Libya ile yapılan anlaşmayla Doğu Akdeniz’de Türkiye’siz hiçbir şey yapılmayacağı net olarak ortaya konmuş oldu. Özellikle yerli elektrikli araç sayesinde dünya Türkiye’ye kilitlenmişken sosyal medyada kısa süre öncesine kadar Türkiye adına yıllarca Büyükelçilik yapan Namık Tan : “Finlandiya yeni kabinesinin üyeleri: Soldan sağa; Eğitim, Maliye Bakanları, Başbakan, İçişleri Bakanı. Ülkemizin, ileride bir gün, böylesine zarif üyelerden oluşan bir kabinesi olur mu dersiniz??” diye bir tweet attı. Altına da Finlandiya kabine üyelerinin resmini koyarak.

Peki, daha önce sadece büyükelçi olarak tanıdığımız Tan kimdir, diyerek araştırma gereği duyunca şu bilgiler çıktı karşıma: “Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nda 1982 yılında göreve başlayan Namık Tan, emekli olduğu 2014 Haziran ayına kadar Dışişleri Bakanlığı bünyesinde, yurt içi ve yurt dışında çeşitli görevlerde bulunmuştur. Yurt dışında Moskova, Abu Dhabi ve Washington’da çeşitli kademelerde çalışan Sn. Tan, 2004-2007 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü’nü yürütmüştür. Sn. Tan, 2007 yılında Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi, 2010 yılında ise Türkiye’nin Washington Büyükelçisi olarak görevlendirilmiştir. 2014 yılında kendi isteği ile Dışişleri Bakanlığı’ndan emekli olarak ayrılmıştır.”

Kimse halkımızı, kadınlarımızı küçük düşürecek, onları tahkir edece şeyler yapamamalılar/yapmamalılar artık.

İki önemli görev yeri İsrail ve ABD’de büyükelçilik yapmış, her nedense bu arkadaş bir süre de Dış İşleri Bakanlığı sözcülüğü görevi de yürütmüş. Ama düşüncelerinde zerre kadar değişiklik olmamış. Türkiye ile Finlandiya kıyaslaması yapmış, kadın objesinin tıpkı her reklamda kadını ön plana çıkarma ihtiyacı duyan sözüm ona markalar gibi janjanlı bir şekilde sunulması mantığıyla yola çıkmış. Ama kökleriyle irtibatını kestiğini ve yıllarca görev yaptığı yerlerde edindiği düşünme tarzını da böylece yansıtmış olarak karşımıza bir daha çıkmış oldu.

Yıllarca monşer zihniyetiyle yönetilen Dış İşleri bakanlığına neden daha dikkatli yaklaşılması gerektiğinin resmini ortaya koymuştur Sayın Tan. Kimlerin bizleri temsil ettiğini görmemiz ve bilmemiz açısından yazdığı tek tweetin bile bizi nasıl rencide etmek için özenle tasarlanabileceğini ispatlamıştır.

Ben buradan tüm kadın dernekleri harekete geçmeye davet ediyorum. Böylesi kafaların yıllarca yaptıklarının hesabını vermeleri gerekiyor. Buna da Sayın Tan’dan başlasınlar. Kimse halkımızı, kadınlarımızı küçük düşürecek, onları tahkir edece şeyler yapamamalılar/yapmamalılar artık.

Kafa değişir sanıyorduk, meğerse bunlar hep aynı, hep aynı davranmaya meyilli. O zaman hak, hukuk, adalet çerçevesinde had bilmeliler. Bunlara had bildirilmezse azmaları işten bile değil. Her an her şeyi yapabilirler.Vesselam…