12 Eylül Darbesi'nin üzerinden tam 42 yıl geçmiş.

Benim için “daha dün” denecek bir zaman maalesef.

16-17 yaşlarımda bir gençtim ve o ufunetli günleri tüm ayrıntılarıyla hatırlıyorum.

Terör ve tedhişin başını alıp gittiği günler…

Biz, bunu bir “sağ-sol” çatışması sanıyorduk, meğer değilmiş.

Yıllar sonra böyle olmadığını öğrendik ama…

 *

Darbe olduktan ve cunta memleketi idare etmeye başladıktan nice zaman sonra anladık bunu.

12 Eylül cuntası, millet iradesini çöpe atıp kafasına göre darbe yapmakla kalmadı…

İnsanlık onurunu hâk ile yeksan eden işkence türleri üretti, gencecik delikanlılara ve kızlara, doğdukları güne lanet ettirecek denli aşağılanma yaşattı,

Diyarbakır cezaevi gibi bir insanlık suçu merkezi vücuda getirdi ve bütün bunların ötesinde beynelmilel emperyalizmin Türkiye masası şefliğini icra etti!..

 *

Daha geniş bir bakış açısı ve nitelemeyle ifade edecek olursak, 12 Eylül idaresi, sağcı solcu demeden bütün toplum unsurlarına zulmetti!

‘Darbe olgunlaşsın’ diye, aynı silahla sabah sağcı, öğlen solcu bir genci öldürdüler.

Oluk oluk kan akıttılar bu menfur emellerine ulaşmak için…

Toplumu kamplara böldüler, kurtarılmış bölgeler oluşturdular…

Sağcılar da solcular da bütün bunları kendilerinin yaptıklarını zannediyorlardı.

Esasen böyle olmadığını yıllar sonra hapishanelerde işkence görürlerken ve arkadaşlarını darağaçlarına gönderirlerken anladılar ama iş işten çoktan geçmişti.

Daha darbenin ertesi gününde solcu bir gencin idam fermanını onaylarlarken, denge olsun diye sağcı bir genci de asmışlardı.

İşledikleri insaniyet suçunu örtbas etme ihtiyacı bile duymaksızın ‘asmayalım da besleyelim mi?’ gibi vicdan sahibi herkesin tüylerini diken diken edecek zalimce espriler (!) bile yaptılar.

Asmadan önce muhakkak surette ‘cop’ tattırmayı da ihmal etmediler ama…

 *

Şu bir gerçek ki, zulümden solcuların payına düşen, diğer kesimlere göre daha fazlaydı ama ne ilginçtir ki, 12 Eylül’e dair tüm gerçekler gözler önüne serilmesine rağmen bugün “darbe” ve “darbeci” anlayışın değirmenine su taşıyanlar maalesef ki kendilerini “solcu” diye niteleyenler…

Anlı şanlı Komünistler, ‘sosyalizm’ dendiğinde akan suları durdurmak isteyen ve her vesile ile ‘sol’dan ‘sosyal demokrasiden’ söz eden aydınlar (?!), 12 Eylül rejimiyle hesaplaşan, onların yargılanmalarını sağlayan ve FETÖ’cü alçakların darbe girişimine maruz kalan harekete destek vermek yerine, “darbe olsa, itiraz etmem” diyecek duruma geldiler.

Bunun tek izahı var.

Aslında hepsi de su katılmamış Kemalist oldukları için böyleler…

 *

FETÖ’cü demişken şu hususa değinmeden geçmek istemem…

Şimdilerde Türkiye’nin batması için CIA hesabına çalıştığında hiçbir şüphe bulunmayan örgütün mel’un lideri Bel’am FG, Milliyet gazetesine verdiği bir röportajda aynen şu cümleleri kullanıyordu.

 *

“Evren Paşa, seçmeli din derslerini mecburi yapmakla yararlı bir iş yapmıştır. Gençlerin çoğu onun bu icraatı vesilesiyle din eğitiminden nasiplerini almışlardır. Bu iş kanaatimce öyle büyüktür ki doğrusunu Allah bilir hiçbir sevabı olmasa bile bu icraatı ona yetebilir, ahirette kurtuluşuna vesile olabilir, cennete de gidebilir...”

 *

İslam düşmanı ve vatan haini FG bunu elbette ki, bilinçli bir şekilde ifade ediyordu zira hepsini besleyen merkez aynıydı ve hepsi de aynı maksada “hizmet” ediyordu…

 *

Zalimleri cennete, İslam kahramanlarını cehenneme yollamakta pek mahir (!) olan mel’un FG için bir bardak su içmek kadar basit şeylerdi bunlar.

Zaten bu yüzdendir ki, İslam düşmanlıklarını AK Parti üzerinden tezahür ettiren tüm şer güçlerle ve karanlık kafalı yazarçizerlerle, yolları hemen kesişiverdi ve hemencecik yol arkadaşı olabildiler…

İşte bunların hepsi, 12 Eylül’ün ve bu aşağılık darbenin arkasındaki güç olan ABD’nin has evladıdırlar!

Hepsi birbirinin kardeşidir anlayacağınız.

FETÖ’cüsü de, Kamalisti de, solcusu da, PKK’lısı da ve bunlara kuyrukçuluk yapan hain taifesi de…

Öyle böyle değil ana baba bir kardeşler!..