Yunanistan Dışişleri Bakanı Theodoros Pangalos, 23 Mart 1998 tarihinde CNN’de yaptığı Kıbrıs’a ilişkin konuşmasında, “iki cemaatli, iki bölgeli, bir azınlık olan Türk cemaati için geniş özerklik tanınmış bir federasyondan bahsetmekteyiz” diyordu.

BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde adanın yeniden birleştirilmesine yönelik çabalar, federasyon tezi çerçevesinde devam ediyor. Fakat Rumların büyük çoğunluğu siyasi eşitliğe dayalı federasyon temelli bir çözüme sıcak bakmıyor.

Peki, Rumlar için ideal çözüm modeli nedir? Günümüzde Rumların baskın çoğunluğu Türklerin azınlık olacağı üniter bir devleti, ideal bir çözüm şekli olarak görüyor. Buna göre adada tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslararası kimlik var olmalı.

Şayet bu seçenek kesin bir şekilde rafa kalkarsa, o zaman iki bölgeli, iki toplumlu federasyon önerisinin tartışılabileceğini söylüyorlar. Demek ki Rum tarafının büyük kısmı, Dışişleri Eski Bakanı’nın 1998 yılında ifade ettiği federasyon tanımından öteye pek geçemedi.

Rumlar, siyasi eşitlik konusuna iki ana noktada itiraz ediyorlar. Birincisi, nüfusça daha az olan, çoğunluğun kaderini belirleyemez görüşüdür. Buna göre Kıbrıs’ta azınlık durumunda bulunan Türkler, Rum çoğunluğa hükmedemez. İkincisi, Türkiye’nin Kıbrıs Türkleri üzerinden kurulacak yeni devletin tamamını kontrol etmek istediği iddiasıdır.

Gerçekçi olmak gerekirse Kıbrıs’taki esas mesele, “güven” meselesidir. İki toplumu birbirine yakınlaştırmak için yürütülen onca projeye rağmen iki halk arasındaki güven sorunu bir türlü aşılamadı. Kuşkusuz Kıbrıs Türklerinin çözüm arzusu Rumlardan daha fazladır. Çünkü mevcut koşullar en çok onları yoruyor. Türkler için en makul çözüm, adada uluslararası tanınırlığa sahip iki devletin var olmasıdır.

Fakat bu çözüme, Rumların hiçbir zaman yeşil ışık yakmayacağı çok bellidir. Rumlar ne bağımsız iki devletli çözüme, ne de eşit siyasi statüdeki iki devletli federasyon formülüne razıdırlar. Buna rağmen Türkler, iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitlik ve eşit statüde bir Kıbrıs Türk Kurucu Devleti ile bir Kıbrıs Rum Kurucu Devleti’nin güç ve yetkiyi paylaştığı federatif bir anlaşmaya rıza göstereceklerini her fırsatta muhataplarına iletiyorlar.

Fakat Rum tarafı, siyasi eşitlik ve kararlara etkin katılım konusuna şiddetle itiraz etmeyi sürdürüyor. Mesela Rum lider Anastasiadis, Kıbrıs Türklerinin yönetime etkin katılımıyla düzgün çalışan bir devlet kurulamayacağını öne sürerek bu teklife sıcak bakmadığını, tüm platformlarda dillendirmekten geri durmuyor.

Türk tarafının olmazsa olmaz koşulu, siyasi eşitlik ve kararlara etkin katılımdır. Bu hususta Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın da tavrı çok açıktır. Akıncı’ya göre, Kıbrıs’ta Türkler en az Rumlar kadar siyasi eşitlik hakkına sahiptir.

Müzakereler iki bölgeli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon tezi üzerinden yürütülse de, bu yapının nasıl yönetileceği konusunda taraflar arasında derin uçurumlar bulunmaktadır.

Bir defa şunu anlamak gerekiyor. İki toplum arasında eşit güç paylaşımı konusu halledilmediği müddetçe Kıbrıs sorununun çözümünde herhangi bir ilerleme sağlanamaz.