Libya’nın doğusunu kontrolü altında bulunduran savaş baronu Halife Hafter’in özel uçağının geçenlerde Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinden havalanarak İsrail’e gittiği ve Hafter’in elçisinin İsrailli yetkililerle görüşmelerde bulunduğu haberi medyaya yansımıştı.

İsrail’de yayınlanan gazetelerden Haaretz, önceki gün söz konusu elçinin Hafter’in oğlu Saddam olduğunu yazdı.

Saddam’ın aynı zamanda aile içinde babasının sağ kolu ve halefi olduğu, yaşlı savaş baronunun başına bir iş gelmesi halinde mevcut yetkilerini devralacağı söylenebilir.

Oğul Hafter’in Ben Gurion Havalimanı’nda görüştüğü İsrailli yetkililerle konuştukları ayrıntılarıyla bilinmese de konunun ne olduğu malum.

Hafter, oğlu Saddam ile gönderdiği mesajda başkanlığa adaylığının İsrail tarafından desteklenmesine karşılık Libya-İsrail ilişkilerini normalleştirme sözü verdi.

Diğer bir ifadeyle, şayet seçimler belirlenen tarihte yapılır da Hafter başkan seçilirse Libya da BAE ve Bahreyn gibi İsrail’le diplomatik ilişki kuracak.

Bu anlaşmada İsrail’e düşen görev Hafter’in adaylığı önündeki engelleri kaldırmak ve savaş baronunun adaylığının özellikle ABD’den veto yememesini garantilemek.

Nitekim taraflar arasındaki anlaşma ilk meyvesini verdi ve Hafter aleyhine ABD’de açılan dava Libya’da yapılacak seçim sonrasına ertelendi.

Oysa Hafter’in savaş suçu işlemekle suçlandığı davanın yargıcı daha düne kadar savaş baronuna dokunulmazlık vermeyi ve davayı ertelemeyi reddediyordu.

Davayı açan Libyalı aileler, Virginia Doğu Bölge Mahkemesi Federal Yargıcı Leonie Brinkema’nın sürpriz erteleme kararına tepkili.

Kararın İsrail’in etkisiyle alındığını herkes biliyor.

Daha önce de bahsettiğim gibi, ABD’nin hışmından ve Avrupa’nın eleştirilerinden korkan diktatörler çareyi İsrail şemsiyesi altına sığınmakta görüyorlar.

Yahudi lobisi tarafından korunduklarında işledikleri tüm suçların yanlarına kâr kalacağına inanıyorlar.

Hafter’in de söz konusu eli kanlı diktatörlerden hiçbir farkı yok.

Fakat İsrail’in desteğinin kendisini başkanlık koltuğuna taşıması garanti değil.

Önünde hâlâ birçok engel var ve müttefiki Akile Salih de seçim yasasını ve adaylık koşullarını Hafter’e göre ayarlayarak o engellerden bazılarını kaldırmaya çalışıyor.

Savaşla ele geçiremediği Trablus’u Hafter’e teslim etmek için içeride ve dışarıda yoğun bir çaba var.

Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid El-Mişri, Temsilciler Meclisi’nin seçim yasasını Suheyrat Anlaşması’na ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına aykırı bir şekilde tek taraflı olarak  çıkardığını ve kendilerinin görüşüne başvurulmadığını söylüyor.

Hafter’in İsrail’den beklediği, adaylığını engellemeyecek şekilde hazırlanan yasaya yönelik bu tür itirazların ABD ve Avrupa tarafından görmezden gelinmesini sağlamak.

Bir diğer beklentisi ise aday olmasının bir şekilde engellenmesi ya da seçimi kaybetmesi halinde sandıktan çıkan sonuca itiraz edip elindeki silahlı güçle mevcut statüsünü korumasına İsrail’in yardım etmesi.

Özetle söylemek gerekirse, Saddam Hafter 90 dakika kaldığı Ben Gurion Havalimanı’nda İsraillilere “Siz her halükarda babamı ve ailemizi koruyun, biz de İsrail’in çıkarlarına tüm içtenliğimizle hizmet edelim” dedi.