Siyaset sahnesine baktığımızda, yıllardır değişmeyen bir tabloyla karşılaşıyoruz. Kavga hâlâ devam ediyor. Koltuk hırsı, çekişmeler ve ayrıcalıklar, halkın gündemini gölgeliyor. Ama bugün, bu kavganın gölgesinde çok daha önemli bir konu var: Birlik olma zamanı.
Orta Doğu’da İsrail gibi işgalci ve kanlı bir devlet Müslümanların kanını akıtırken, ülkemizde iç ve dış güçler bizi yanlış yola sürüklemeye çalışıyor. İşte tam bu noktada, halkın ve devletin kenetlenmesi hayati bir önem taşıyor. Koltuk kavgası, siyasetin gündeminde ne kadar öne çıkarsa çıksın, gerçek mesele birliğimizi korumak ve ülkenin güvenliğini sağlamak olmalı.
Gerçek fedakarlık, siyasetçilerin maaşlarından öteye geçiyor. Arabalarından, evlerinden ve devletin sunduğu tüm imkanlardan vazgeçmeleri; bir orta gelirli vatandaş gibi yaşamaları gerekiyor. Pazara çıkıp parasının yettiği kadar alışveriş yapmak, çocuklarını halkın çocuklarını gönderdiği devlet okullarına göndermek… İşte bu, halkla eşit yaşamayı ve hakkı hakka teslim etmeyi simgeliyor. Bunu yapabilen siyasetçiler, ancak o zaman “milletin vekili” olma ünvanını hak ediyor.
Halk bugün birliğini göstermek zorunda. Siyasetçilerin çekişmeleri, koltuk kavgası ve gündeme getirilen tartışmalar, halkın dikkatini dağıtmaya çalışıyor. Ama zaman geldiğinde, halk zaten kararını verecek; sandıkta söz sahibi olacak ve hangi siyasetçinin gerçekten halk için çalıştığını ortaya koyacak.
Koltuk hırsı, çoğu zaman halkın ihtiyaçlarını gölgede bırakıyor. Eğitimdeki eksiklikler, sağlıkta yaşanan sıkıntılar, ekonomik belirsizlikler… Bunlar göz ardı edilmemeli. Eğer siyasetçiler halkla aynı standartlarda yaşamayı seçmezse, güven ve saygı yeniden tesis edilemez. Halkın birliği ise tam bu noktada kritik öneme sahip.
Türkiye’nin geleceği, siyasetteki geçici çekişmelerden daha güçlü bir şekilde, halkın kararlılığı ve devletin yanında durmasıyla şekillenecek. İçerdeki farklı görüşler, eleştiriler ve muhalefet, halkın birliğini bozacak şekilde manipüle edilmemeli. Aksine, halk ve devletin kenetlenmesi, ülkenin güvenliği ve toplumsal refahı için vazgeçilmez bir koşul olmalı.
Unutulmamalı ki, milletin vekili olmak sadece isim veya ünvan değil; fedakarlık, halkla eşit yaşam ve adaletin korunmasıyla mümkün olur. Siyasetçiler önce kendilerinden başlamalı, ayrıcalıklarını rafa kaldırmalı ve halkın içinde, halkla birlikte yürümeyi seçmelidir. İşte o zaman Türkiye, hem siyasette hem toplumda adaleti, güveni ve birliği görecek ve halkın gücü her şeye yön verecek gerçek bir ülke hâline gelecektir.
Bugün birlik olma günü. Devletin yanında durma zamanı. Halk, sandık geldiğinde zaten sözünü söyleyecek; ama o güne kadar da iç ve dış oyunlara gelmemek, birlikte durmak ve Türkiye’nin geleceğine sahip çıkmak şart. Koltuk kavgaları ne kadar öne çıkarsa çıksın, milletin iradesi, adalet ve birliği her zaman üstün gelecektir.