İBADETİMİZ, ET TİCARETİNE DÖNÜŞMESİN!

Nasip olursa, yarın Kurban Bayramı’na ulaşacağız. Her bayram öncesi bilen-bilmeyen herkes, kendince bazı “bilgiler” paylaşıyor. “Kendince” kelimesini özellikle kullandığımı belirtmek isterim. “İbadetin kendince”si olmaz. İbadetin “Kitaba ve Sünnete uyanı” “İcma ve Kıyas çerçevesinde bulunanı” olur. Eğer “Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas çerçevesi”nde değilse, buna “İbadet” denilmez. 

Kurban Bayramımızın en önemli ibadeti, eti yenilebilen bir hayvanı “Allah’a kurban” etmektir. Maalesef günümüzde, bu ibadetle ilgili bazı “hile” ve “hud’alar” piyasada gezmektedir. Müslümanların “Kurban ibadeti”ni doğru yapması ve sevabından “mahrum” olmaması için, “kitabî” davranmaları şarttır. Bugünkü yazımız, “Selef-i Salihin”in kurban ibadetiyle ilgili inancını içermektedir.

 İSLAM’DA, ALINIP-SATILAN MAL 4 ŞEKİLDE ÖLÇÜLENDİRİLİR

Kurban kesmek bir ibadettir. Her ibadette olduğu gibi bu ibadetin de belli şartları vardır. Kurban ibadetiyle ilgili son zamanlarda yanlış bir uygulamayı görmekteyiz. Kurbanlığı alıp, kesiyorlar, tartıyorlar ve etin ağırlığı üzerinden bir fiyat belirliyorlar. Böyle bir satış usulü esas itibarıyla yanlıştır. Çünkü kurbanlık hayvan, “adetle” satılan bir maldır.

Durumu şu şekilde izah edeyim: İslam'da mallar dört çeşit ölçüyle satılır. Bazı mallar “uzunlukla”, bazıları “kiloyla”, bazıları ölçek dediğimiz “keyl”  yani “hacimle”, bazıları da “adetle” satılır. İşte kurbanlık hayvanlar, “adetle” satılan bir maldır. Kilo, uzunluk veya hacimle satılmaz.

 HAYVANA MALİK DEĞİLSEN, KURBAN EDEMEZSİN

Ayrıca kurban kesecek kimse, evvela hayvana “malik” yani “sahip” olmalıdır. Malik olmadığı bir hayvanı kurban edemez. Alış-veriş akdi tamamlanmadan, o hayvana malik olunmaz. Ancak akitten sonra hayvana malik olunur. Fiyatı belirleyip, hayvanın adeti üzerine satış yapılacak ki; “mülkiyet” gerçekleşsin. Parası borçlanılarak da yapılabilir. Yani vadeli satış yapılabilir. Fakat yine de fiyatının “belli” olması gerekir. Eğer hayvan kesilip, eti tartılıncaya kadar akit yapılmıyorsa, burada bir “sakatlık” vardır. Çünkü hayvana “malik” olmuyor. Dolayısıyla o hayvanı kurban etmek gibi bir şey de söz konusu olamıyor. Bunu öyle böyle “sündürerek”, yani İslam'ın kurallarını, oradan buradan kırparak; bir şeyler uydurmaya çalışılmamalıdır. Oradan buradan yama yaparak akit yapılsa ve “Fiyatı sonradan tespit edeceğiz” deseler, bu “usulsüz” bir satış olur

 TAMAMI, KURBAN EDİLİR

Akit yapmayı becerseler bile, hayvanın eti üzerinden satış olursa; yine o kurban olmaz. Çünkü hayvanın tamamı kurbandır. Hayvanın dışkısına, tüyüne kadar her şeyi kurbandır. Sadece eti Allah için kurban edilmiyor. Kısaca; fiyatı tespit ederken, adet üzerinden belirlenecek. Boyu ölçülebilir. “Bundan ne kadar et çıkabilir” diye tahminde bulunulabilir. Nasıl bir kriter uygulanırsa uygulasın tespit edilen fiyat, hayvanın tamamı içindir. “Bu hayvanı adet olarak fiyatını tespit ediyor ve alıyorum” demesi, diğerinin de “bu fiyata satıyorum” demesi gerekir.

Bir de bugünlerde çokça sorulan bir konu da çeşitli vakıf, dernek ve kuruluşlara kurban için vekalet verilmesi konusu. Özellikle bunlardaki kurban fiyatlarının aşırı düşük olması insanlar için cazip oluyor. “Acaba bunlara vekalet versek caiz olur mu?” diye soruyorlar.

SUÇLAMIYORUM AMA GÜVENMİYORUM!

Evvela “vekaletle” kurban kesilmesi caizdir. Buna noktadan diyecek bir şey yoktur. Ama “efdal” olan kişinin “kendisinin” kesmesidir. Hem kurbanı başka yer göndermek, zaruri bir durum olmadıkça “keraheti” var. Ama “caiz değildir” diyemeyiz.

Amma vekilin de “hıyanet” etmemesi gerekir. İşte bu noktada “güveniyor musunuz?” denirse; “hayır güvenmiyorum” derim. “Yani hıyanet mi ediyorlar diyorsunuz?” derseniz. “Hayır onu da demiyorum” derim. Kesin bildiğimiz bir şey yok ki; böyle bir suçlamada bulunalım. Varsa böyle bir şey, bunu devletin “tesbit” etmesi gerekir. Ama böyle bir “denetleme” mekanizması da yok. Eğer vekalet alan kuruluşlar hıyanet etseler, parayı alıp kesmeseler veya bir kısmını kesip; hepsini kestiğini söyleseler veya etleri ve derileri islamın emrine uygun bir şekilde dağıtmayıp satsalar, paralarını da kendilerine alsalar kim bilecek? Ha bunlar zamanında yapılmadı mı? Yapıldığına çok şahid olduk…

SEÇENEKLER ŞÜPHEMİ ARTIRIYOR?

Beni en çok şüphelendiren şey, kurban fiyatlarının nasıl bu kadar “düşük” olabilmesidir. O kurumların, bunu “ikna” edecek şekilde “izah” etmeleri lazımdır. Hele bir de bazıları şöyle bir seçenek sunuyorlar ki; akıllara ziyan: “Eğer kurbanı bağışlarsan şu fiyat. Bağışlamaz da et istersen şu fiyat” diyorlar. Bu nasıl olabiliyor? Gel de şüphelenme…

Elhasıl: Kurbanda vekalet vermek caizdir. Ama bu kuruluşlara vekalet vermek “fetva” konusu değildir. Kişi kendi sorumluluğunu kendi üzerine alacak. Güveniyorsa kendi bileceği iştir. Ben bunların takvalarına “itimad” etmiyorum ki güvence vereyim.

Selam ve dua ile

Fiemanillah