Dünya iki yılı aşkın bir süredir Covid-19 salgınıyla hem mücadele ediyor hem de kendini test ediyor…

Hâlâ ortadan kalkmasa da görünen o ki artık konulduğu yer grip seviyesinde…

En küçüğünden en büyüğüne kadar insana dair her şeyleri az ya da çok etkiledi hatta iktidarları değiştirdi…

Bütün devletlere hatta insanların hayatlarına ayna tuttu ve kendilerine bakmalarını sağladı…

Büyük bir hırsla ve son sürat koşarken kendilerini unutan hatta etrafındakileri göremeyenleri durmaya zorladı…

Lakin bazıları için kendilerini görme konusunda bu ayna da yeterli olamamış görünüyor; tamamen unuttukları yüzleri için…

Bu acı gerçeği savaşlardan, insanların kanını emen sömürülerden, gıda teröründen yola çıkarak anlamak zor olmasa gerek…

Bu derin acılı boyutu biraz teğet geçerek, salgın aynasının AK Pati iktidarı için ne gösterdiğini birkaç noktadan ifade etmeye çalışayım…

Sayın Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarının uzak görüşlülüğünü de gösterdi bu ayna…

Mesela konut inşası, sağlık yatırımları, savunma, ulaşım, enerji gibi hayati alanları…

Pandeminin, sadece hızını biraz yavaşlatmasıyla ve dünyadaki dengelerin bozulmasıyla ortaya çıkan tablonun bile nelere yol açtığı ortada…

Lakin bu uzak görüşlü yaklaşımlar pandemi öncesinde, “Bu kadar inşaata ne gerek var. Paramızı betona yatırdınız. Ülke artık büyük yatırımlara doydu. Akkuyu santraline ne gerek var? Bize kim saldıracak?” diyorlardı…

Salgın, “Bu ihtiyaçların telafisinin şekli ve yöntemi tartışılabilir olsa da reddi mümkün değilmiş” dedirtti çünkü… 

Şimdi de tam tersi suçlamalarla iktidara yükleniyorlar; sanki pandemi, savaş hiç olmamış gibi…

Sormak lazım; “Peki, ya iktidar sizin ön-körlüğünüze yenilseydi bizim halimiz nice olurdu…”

Şimdi sanki her şeyi desteklemiş, teşvik etmiş gibi meydanı kapmaya çalışanların neler söylediği ortada…

Kayıtlar da silinmiş değil…

Ar damarları çatlayınca insanın neye evrileceğinin de bir güvencesi yok işte…

Ama Allah öyle bir Allah ki, insanı kendi yalanlarıyla imtihan ediyor; iddialarıyla da sınıyor işte…

Sen gel iktidara akıl ver, “İstanbul’a 25 yılda hiçbir şey yapmadınız” de, birkaç saat sonra traktörün deposuna mazot bile koyama…

Bir “yalan çarpması” bundan daha hızlı nasıl etkisini gösterebilir ki…

Artık hakikatlerin bile sabrı kalmadı sanırım, bu insafsız yalancılığa…

Salgın bile ayna olamadıysa kendinize bir daha ve derinden bakacak başka bir ayna bulun derim; “Aynadaki bu yüz kimin” şaşkınlığını yaşamayın en azından…

Yalandaki seviye; “Kendini yalanlayan yalan”a ulaştı zira…