Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan liderleri dün Türkmenistan'da bir araya geldiler. Zirvenin ana gündem başlığı, Türkmen gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınmasıydı. Fransız basınına bu olay, “Türkiye, Türkmenistan'ı Avrupa'ya bağlayan yeni doğal gaz boru hattının merkezinde. Erdoğan, Türkiye üzerinden Avrupa ile enerji zengini Türkmenistan'ı bağlayan yeni bir doğal gaz boru hattının oluşturulmasını destekliyor. Proje, AB'nin Rus gazına olan bağımlılığını azaltabilir” yorumlarıyla yansıdı.

30 yıllık Karabağ meselesinin çözümlenmesi ve Türk Devletleri Teşkilatı ile birlik sağlanması ile Türk dünyası şaha kalktı. Her ne kadar gelişmeleri Rusya da sıkı bir şekilde takip etse de, kendi nüfuz bölgesindeki bu şahlanışa pek de müdahale edebilecek bir dönemde değil. Türkiye'nin “enerji merkezi” olma fikrini dünyaya Vladimir Putin'in bu yöndeki teklifi duyurmuştu. Rus gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınmasını teklif eden Putin'in belki de kendisi bile Türkiye'nin bu yeni hamlelerini beklemiyordu.

TESPAM Genel Sekreteri Neşat Gündoğdu'ya göre, “Türkmen gazı ilk adım olacak, ardından İran gazının Avrupa'ya sevki hatta Irak Kerkük sahasında gaz rezervi var. Bunun Avrupa'ya sevki konusunda ciddi adımlar gelebilir. Türkiye'nin dünyadaki ağırlığı artacaktır.”

Türkiye, enerji bakımından zengin bir ülke olmamasına rağmen enerji kaynaklarının dünyaya dağıtımı noktasında kilit ülke olma yolunda hızla ilerliyor. Enerji bağımlılığının cari açık açısından sorun arz etmesi ile birlikte Türkiye söz konusu bağımlılığı azaltmak için önemli adımlar atmaya başladı. Bunlardan birincisi Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi.  Ülke bu alanda kendini o kadar geliştirdi ki 2022-2027 dönemi yenilenebilir enerji kapasitesi artışında yüzde 33,80’lik bir artışla, dünya sıralamasında ilk 10’a girdi.

Türkiye, yenilenebilir enerji alanında yakaladığı bu ivmeyi Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama faaliyetleri ile taçlandırdı. Karadeniz'de toplam 540 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfedildi. Doğu Akdeniz'deki çalışmalar ise başta Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olmak üzere Türkiye karşıtı ülkelerin etkisinde kalan AB'nin bütün itiraz ve yaptırım tehditlerine rağmen devam ediyor. Türkiye’nin enerji alanında önemli ve güvenilir bir transit ülke haline gelmesi ve de enerji bağımlılığını azaltmak için doğru adımlar atmasının elbette ki önümüzdeki dönemde ekonomi üzerinde de çok rahatlatıcı bir etkisi olacaktır.

AB’de dondurucu kışın ortasında elektrik kesintileri

Peki bunlar yaşanırken AB ülkelerinde durum nedir? Şu anda özellikle Fransa’da kış mevsimi boyunca yaşanacak olan elektrik kesintileri gündemde. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bu duruma karşı halkı “panik yapmamaya” davet etti. Fransa elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 70'ini nükleer kaynaklardan karşılıyor. Peki nasıl oluyor da Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise en büyük üçüncü nükleer gücü bugün böyle bir sorun yaşayabiliyor? Cevabı basit: Ülkedeki 56 nükleer reaktörün 24'ünde bakım çalışmaları devam ederken, soğukların artması ile elektrik ihtiyacı da artıyor. Ülke, bu ihtiyacı karşılayamazsa özellikle elektrik kullanımının en yoğun olduğu pik saatlerinde birkaç saatlik kesintiler sık sık yaşanabilir. Bunun önlenmesi için hükümet halka normal elektrik tüketimini yüzde 10 kadar düşürmeyi tavsiye ediyor.

Tabii ki bu durumun halkın günlük yaşantısı kadar ekonomik faaliyetler üzerinde de ciddi bir etkisi olabilir. Okullarda, metro, tramvay gibi ulaşım araçlarındaki elektrik kesintileri hayatı felç edebilir. Aynı zamanda,  ülke genelindeki 14 sanayi bölgesinde de elektrik kesintilerinin yaşanabileceği söyleniyor.

Fransa’da bütün bunlar yaşanırken AB’nin en önemli ekonomik gücü Almanya ise gittikçe diğer AB ülkelerinden daha bağımsız bir yol izlemeye başladı. Ekonomisinde resesyon beklenen Almanya, Fransa tarafından bencillikle suçlanıyor. Almanya'nın kendi başına hareket ederek yüksek enerji fiyatlarına karşı 200 milyar euro fon oluşturması, Katar'la sıvılaştırılmış doğalgaz anlaşması imzalaması, ülkenin en büyük limanında Çinli şirkete hisse satışına onay verilmesi, Fransız Rafale'ları yerine F-35 tipi savaş uçağı almaya karar vermesi gibi adımlar, Fransa gibi sıkıntı yaşayan diğer Avrupalı ortaklarının tepkisini çekiyor.

Avrupa’da son durum buyken Türkiye’nin enerji alanında attığı doğru adımlar, Ukrayna savaşında taraf olmaktansa izlediği başarılı denge politikası, ilk insansız savaş uçağı Kızılelma'nın ilk uçuşunu gerçekleştirmesiyle de savunma sanayiinde elde ettiği olağanüstü başarılar, Türkiye'yi dünya sahnesinde bambaşka -ve belki de artık gerileyen Avrupa’nın bile hayal edemeyeceği- bir yere taşıyor.