Şu son birkaç zamandır hem şahsen hem de memleket olarak yaşadıklarımızı, bütün olanları gördükçe zihnimde hep ve tek bir kelime dönüp duruyor: “Vefa.” Bunu öylesine ya da yaşanmış birkaç örnek üzerinden falan söylemek için yazmıyorum. Gerçekten kıymetli ve gerçekten önemli olduğu için. Ben de ne anlatıyorum ki vefanın çok kıymetli bir haslet olduğunu zaten hepimiz biliyoruz. Zira insan insana muhtaç.

Şöyle bir kısa hikâye okumuştum:

Savaşın en kanlı günlerinden biri. İki taraf arasında çatışmanın en şiddetli anlarından birinde bir asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar.

Asker hemen komutanına koştu:

“Komutanım, fırlayıp arkadaşımı alıp geleyim!” dedi nefes nefese bir halde.

“Delirdin mi evladım? Kendi canını da tehlikeye atacaksın. Elimizden gelen bir şey yok, o çoktan ölmüştür bile.”

Asker ısrar edince “Peki” dedi “Git o zaman, ben seni koruyacağım. Ama çok hızlı hareket etmelisin”

İnanılması güç bir mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Komutan hemen yaralı askere baktı ve içini bir hüzün aldı. Asker ölmüştü.

Sonra onu sipere taşıyan askere döndü:

“Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim” dedi.

“Değdi komutanım” dedi asker. Gözlerinden yaşlar akıyordu.

“Nasıl değdi?” dedi komutan. “Arkadaşın ölmüş görmüyor musun?”

“Yine de değdi komutanım. O benim çocukluk arkadaşımdı. Beraber yedik, beraber içtik, beraber güldük ve beraber ağladık. İşte bu asker ocağına da beraber geldik biz. Onu nasıl bırakırdım orada! Değdi, komutanım, değdi. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için.”

Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:

“Mehmet! Geleceğini biliyordum…”

Ben hep şöyle düşünürüm; derdini anlayan, sana inanan, düşsen elinden tutan, tutsan bırakmayan bir dostun varsa karşısında duramayacağın ne dert olur ki ölümden gayrı.