Hindistan Başbakanı Narendra Modi, önceki gün Atina’ya günübirlik bir ziyaret gerçekleştirdi ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile bir araya geldi.

Hindistan’dan Yunanistan’a “başbakan” düzeyinde en son ziyaret, Indira Gandhi tarafından Eylül 1983’te yapılmıştı.

Modi, 40 yıl sonra gelen ziyaret sırasında Atina’da Yunanlı mevkidaşıyla düzenlediği ortak basın toplantısında, “Savunma ve güvenlik sektöründe askerî bağlarımızı ve savunma sanayimizi güçlendirme konusunda mutabakata vardık.” dedi.

Hindistan ve Yunanistan’ın özellikle güvenlik ve savunma sanayisi alanındaki ilişkilerini stratejik ortaklık düzeyine çıkarma kararı almaları, Türkiye ve Pakistan’ın aynı alandaki ortaklıklarından ayrı değerlendirilemez.

Türkiye ve Pakistan arasındaki ilişkiler, stratejik ortaklığın ötesinde “kardeşlik” düzeyinde.

İki ülke iş birliğiyle yürütülen Pakistan MİLGEM Projesi’nin dördüncü ve son gemisi PNS TARIQ, 2 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’in katıldığı törenle Karaçi Tersanesinde denize indirildi.

Millî Savunma Bakan Yardımcısı Celal Sami Tüfekçi, Azerbaycan’ın ardından Pakistan’ın da Millî Muharip Uçak (KAAN) Programı’na katılacağının sinyalini verdi ve İslamabad’ın bu yönde adımlar attığını açıkladı.

Hindistan-Pakistan ilişkileri ve nükleer silaha sahip iki ülke arasındaki dengeler göz önüne alındığında Pakistan’ın askerî gücünü artıracak bu iş birliğinin Yeni Delhi’yi ilgilendirmediği söylenemez.

Diğer yandan, son dönemde Atina’dan sürekli olarak “Türkiye yeni silahlar geliştirirken biz yerimizde sayıyoruz.”, “Türkiye’nin çok gerisinde kalmak istemiyorsak biz de savunma sanayimizi geliştirmeliyiz.” türünden sızlanmalar duyuyoruz.

Yeni Delhi-Atina iş birliğinin Yunanistan’a askerî alanda neler kazandıracağını ve komşunun yarasına ne kadar merhem olacağını zamanla göreceğiz.

Türkiye’yle sorun yaşayan ülkelerin Atina’ya koşmaları yeni bir şey değil.

Arap Baharı sürecinde Türkiye’yle ilişkileri bozulan Arap ülkeleri de soluğu komşuda almıştı.

Uçaklarını gönderip Yunanistan’la ortak askerî tatbikatlara katıldılar.

O süreçte Miçotakis’in önünde, rüyasında dahi göremeyeceği genişlikte bir manevra alanı açıldı.

Türkiye’nin söz konusu ülkelerle ilişkilerini belli ölçüde onarmasıyla o alan, -eskisi kadar olmasa bile- yeniden daraldı.

Buna rağmen Atina, Ankara’ya mesaj vermek için çalınan kapı olmaya devam ediyor.

Geçenlerde Kıbrıs’ta Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü’nün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) topraklarında inşa edilen bir yolu engellemeye kalkışması üzerine BM Barış Gücü askerleriyle KKTC güvenlik güçleri arasında gerginlik yaşandı.

Olay üzerine Mısır Dışişleri Bakanlığı bir bildiri yayınladı ve BM Barış Gücü’ne saygı duyulması gerektiğini öne sürdü.

Bildiride ayrıca Mısır’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle (GKRY) özel ve stratejik ilişkilerine vurgu yapıldı.

Ortada Mısır’ı ilgilendiren hiçbir şey yokken yayınlanan Rum yanlısı bildiri, Kahire-Ankara ilişkilerindeki gel-gitlerin yansımasından başka bir şey değil.

Mısırlı muhaliflerin ve İhvan liderlerinin Türkiye’den kovulmasını isteyen Abdülfettah es-Sisi, Ankara’dan talebine olumlu cevap alamayınca kızgınlığını bu şekilde ifade ediyor.