İnsan “düşünen” ve “düşünce yetisi”ni kullanmakla mükellef bir mahluktur.

Doğruyu, eğriden ayırıp; gerçeği, hayalden öte tutabilir. Mesela, bir şeyin varlığını ispat etmek çok kolay ve yokluğuna ikna zor olduğu halde; hem de varlığını ispat edecek çokça delil bulunmasına rağmen, en ufak bir itiraz o kişiyi şüpheye düşürüyorsa bunun sebebi, aslında o kişinin düşündüğünü zannettiği halde düşünememesidir.

Konuyu şöyle bir misalle açıklayalım: 

Sual: Allah var mı?

Cevap: Var!

Sual: Allah’ın varlığına delil nedir?

Cevap: Kitap ve Sünnet…

Sual: Kitap ve Sünnet nasıl bir delil ortaya koyuyor?

Cevap: Her şeyin Allah’ın varlığına bakan cihetini izah etmekle…

Sual: Biraz açabilir miyiz?

Cevap: Elbette!

Kur’an-ı Kerim, manen der ki; “Şu âlemde gördüğünüz her bir ziyafet, rızıklandıran bir Rezzak’a; teşhir edilen her bir sanat, kendini tanıttırmak isteyen bir Sanatkâr’a; asker gibi istihdam edilen her bir canlı, onları terbiye eden bir Kumandan’a; sinema levhası gibi dikkatinizi çeken her değişiklik, o işi bilen bir Senarist’e ve anlam yüklediğiniz her bir fen, hikmet-amiz bir Kâtibe işaret etmekle birlikte varlığını ispat eder….

Hem yeryüzü etrafında hem bizzat nefislerinde ayetlerimizi (kudretimizin alâmetlerini) öyle göstereceğiz ki, nihayet Peygamberin söylediği şeyin hak olduğu kendilerine zahir olacaktır. Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi?” (Fussilet / 53)

Evet, bu kadar delilin rağmına embesil bir kişinin ortaya attığı bir şüphe, bazılarının inancını sarsıyorsa burada bir mantık hatası vardır…

DECCAL AMERİKA”NIN SONU YAKLAŞIYOR!..

Kur’an-ı Kerim’in işareti ve Hadis-i Şeriflerin açık beyanıyla “Deccal” olduğu ayyuka çıkan Amerika, Afganistan’da kestaneyi çizdirince şamar oğlanına dönüştü. Girdiği savaşta ensesinden bir tokat yiyerek Rusya-Ukrayna Savaşı’nda da istediğini alamadı. Şimdilerde, Fransa’nın da desteğiyle Ermenistan üzerinden Rusya’ya ayar vermeye çalışıyor. Azerbaycan-Ermenistan Savaşı’nda “had” bildirilen Paşinyan ise bunu kendi için fırsat (!) biliyor. 

Hülasa: Şaşırmış merkebin kar yemesi gibi Deccaliyetin temsilcisi Amerika, kendi sonunu hazırlayacak hamleler (!) yapmaya devam ediyor.

DAHA NE OLSUN?.. TAŞ DA YAĞDI!..

Geçtiğimiz haftalarda Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın,Olmaz olmaz deme…” şeklinde naklettiği bir atasözü vardı. Bu sözü anlamayanlar, anlam yüklemek istemeyenler veya bu sözü anlamsız bulanlar da oldu.  

Bu konudan kat-ı nazar, Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra depremzede bazı kişilerin “Bunca musibetten sonra daha ne olacak, başımıza taş mı yağacak?” sorusunun en güzel cevabı “Olmaz olmaz deme…” cümlesidir.  “Ne mi oldu?”, başımıza meteor düştü. Demek “Olmaz olmaz…” dememek lazımmış…

ARİF OLAN ANLAR:

Kişi hakkında hüsnüzan ve suizan eşit dengede olmadığı zaman, realiteyi arama! Zira; hayal dünyasında var (!) olan, ortadaki soyutluk abidesidir. Hakikat-i halde ise, böyle bir kişi yoktur. Hayalperestlerin kulakları çınlasın…

Selam ve dua ile
Fiemanillah