Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın toplumu dönüştürme ve ekonomiyi petrole bağımlı olmaktan kurtarma planları dönüp dolaşıp en yakın müttefikine zarar vermeye başladı.

Yabancı şirketlerin merkezlerini ve bölge ofislerini Dubai’den Riyad’a çekme çabalarına hız veren Suudi Arabistan, “2024 yılından itibaren devlet kurumlarının ve devlete bağlı tüm kuruluşların yurt dışından firma ve kuruluşlarla sözleşme yapmayacağını” duyurdu.

Bu karar şu anlama geliyor:

Suudi Arabistan’da o tarihten sonra iş yapmak isteyen ve birçoğunun merkezi ya da bölge ofisi Dubai’de bulunan yabancı şirketler üç yıl içinde Riyad’a veya Cidde’ye taşınmak zorundalar.

Böyle bir şeyin gerçekleşmesinin Dubai’nin uluslararası iş ve ticaret merkezi olma niteliğine darbe vuracağı kesin.

Yabancı şirketleri Birleşik Arap Emirlikleri’nden ( BAE) ülkesine çekmek isteyen Muhammed bin Selman, havuç ve sopa politikasına başvurarak 2024’ten itibaren iş yapmama tehdidinin yanında Suudi Arabistan’a taşınacak şirketlere belirli bir süre vergiden muaf tutulma gibi teşvikler de sunuyor.

Fakat tüm tehdit ve teşviklere rağmen planın başarıya ulaşacağının garantisi yok.

Yabancı şirketler maceraya atılmak yerine her şeye rağmen yılların tecrübesine dayalı yerleşik bir düzene sahip olan Dubai’de kalmayı tercih edebilir.

Söz konusu şirketlerin yöneticileri ve çalışanları yaşam koşullarına alıştıkları BAE’yi terk etmek istemeyebilir.

Kısacası binlerce şirketin Dubai’den Riyad’a ya da Cidde’ye taşınması beklenmiyor.

Buna rağmen Muhammed bin Selman’ın yabancı şirketleri Suudi Arabistan’a çekmek istemesinin BAE’de rahatsızlığa yol açtığı söylenebilir.

Abu Dhabi yönetimine yakın isimler bir yandan rahatsızlıklarını dile getirirken diğer yandan Riyad’a meydan okuyor.

BAE’nin gayri resmi sözcülerinden Dhahi Khalfan, Dubai’nin bölgesel değil global bir kent haline geldiğini ve Riyad’ın kararının Dubai’yi etkilemeyeceğini söyleyerek, yabancı şirketlerden Suudi Arabistan’a taşınmalarını istemenin ekonomik açıdan BAE’den zayıf Körfez ülkelerine zarar verebileceğini öne sürdü.

Muhammed bin Zayed’e yakınlığıyla bilinen Abdullah Abdulhalık da Suudi Arabistan’ın yabancı şirketlerle ilgili kararını şu sözlerle yorumladı:

“Kıtaları aşan bankalar ve şirketler Hindistan’dan Fas’a, Türkiye’den Nijerya’ya 50 ülkedeki faaliyetlerini ve şubelerini yönetmek için 30 yıldır Dubai’yi merkez ediniyor. Onlar Dubai’yi yaşam koşulları, rekabet avantajları, yasal ve sosyal ortamı, eşsiz altyapısı sebebiyle seçti ve asla terk etmeyecekler. Yine de rekabete milyon kez hoş geldin diyoruz.”

Suudi Arabistanlılar da BAE’den gelen bu tür yorumlara kızıyor ve tepki gösteriyor.

Muhammed bin Selman ülkesini BAE’ye dönüştürme ve Dubai’deki yabancı şirketleri Suudi Arabistan’a çekme politikasından vazgeçmediği sürece şimdilik sosyal medyada karşılıklı atışma şeklinde tezahür eden çatlağın ileride daha da büyümesi kuvvetle muhtemel.

Hâlihazırda Katar’la kıyasıya bir rekabet içinde olan BAE’nin karşısına Suudi Arabistan gibi daha büyük bir rakibin çıkacak olması Abu Dhabi için kâbus demek.

Bu kâbusun gerçeğe dönüşmesini engellemek için BAE’nin elinden geleni yapacağı kesin.