Hafıza mekân çalışmaları akademik bağlamda sürekli incelenen bir araştırma alanı olarak gündemde yerini almıştır. Şehirlerin hafıza mekânı, esasında insanların hafıza mekânının oluşmasında belirleyici unsur olmuştur. İnsan belleği yaşadığı olaylar kadar bu olayların gerçekleştiği mekânlarla da beslenmektedir. Bireysel hafıza, çoğu zaman kolektif hafızanın ilmek ilmek dokunduğu dar inşa sahalarıdır.

Kayseri, Orta Anadolu'nun önemli şehirlerindendir. Şehrin kültüründe, mimarisinde, siyasetinde, ekonomik yapısında ve insanlarının psikolojik yapılarında hafıza mekânların etkileri görülmektedir.

Şehir, ekonomik aktiviteleriyle ve Selçuklu medeniyetinin kalıcı taşıyıcıları olan tarihi eserlerle kimlik inşasını tamamlama sürecindedir. Kapalıçarşı modern ekonomik sisteminin AVM'leri olarak ifade edilebilir. Kapalıçarşı, 2 binden fazla dükkân ve mağazaya ev sahipliği yapmaktadır.

Kapalıçarşı'nın içerisinde 1429 yılında yapılan ve bugün Hasırcılar Çarşısı olarak kullanılan Tarihi Bedesten, Pamuk Han, Vezir Hanı gibi hanlar ticaretin kalbinin attığı yerler olarak Kayseri'nin hafızasında önemli yer teşkil etmektedir.

Ticaret kavramı, Kayseri ve Kayserilinin karakterinin bir parçası durumundadır. Ticaret mekânları 600 yıllık yaşanmışlıkları ile hafıza mekânların mayalandığı yerler olmuştur. Bu mekânlarda yaşanan alışveriş faaliyetleri, pazarlık yapma kültürü, bu mekânlarda çalışan esnafların kendilerine has sosyolojik yapıları, bu mekânlarda çalışanlar ve usta çırak kültürünün hayat bulması gibi özellikleriyle şehrin kimliğinin inşasında önemli rol oynamıştır.

Kayseri, aynı zamanda Selçuklu medeniyetinin hayat bulduğu mekânların da merkezinde bulunmaktadır. Selçuklu camileri ve bu camilerin mimari özellikleri Selçuklu toplumunun hayat anlayışları hakkında ipuçları vermektedir. Camilerin dikey mimari yerine yatay ve zeminden birkaç basamakla aşağı inilmesi şeklinde inşa edilmesi tevazu, alçak gönüllülük, dünyaya meyletmeme, kişinin iç eğitimi, toprağın altını yani ölümü düşünme gibi anlamlara geldiği ifade edilmektedir.

Bu mekânlar özellikle Ramazan ayının son 10 gününde bazı Müslümanların itikâfa girmesinin mekanları olmuştur. İnsanlar taş yapı şeklindeki bu mekânları kişiliklerinin bir parçası olarak kabul etmiş ve yapılar insan ve toplum hayatını oluşturan temel ihtiyaç unsurlarının karşılandığı alanlar halinde planlamışlardır.

İnsanlar için temizlik, eğitim, ibadet, mezarlık hayatın özeti anlamına gelmektedir. Kayseri'deki Selçuklu eserleri incelendiğinde mekânların külliye şeklinde tasarlandığı anlaşılmaktadır. Külliyenin merkezinde büyük bir cami yer almaktadır. Caminin hemen bitişiğinde bir medrese yer almaktadır ki bu medreseler dönemin İslami ilimlerde ve pozitif bilimlerde ihtiyaç duydukları bilim insanlarını yetiştirmekteydi.

Dönemin şartları dikkate alındığında yolculukların çok uzun sürmesi, her evde banyo ihtiyacını karşılayacak imkânların bulunmayışı gibi sebeplerle külliyenin içerinde mutlak bir hamam inşa ettirilmiştir.

Bazı külliyelerde çok büyük ve donanımlı kütüphaneler inşa edilmiştir. Bu mekânların yapılmasını sağlayan kişilerin mezarlarının bulunduğu türbeler ya da kümbetler yine Selçuklu mekânlarının ayrılmaz parçaları olmuştur. Tüm bu yapılar kişilerin ve şehirlerin hafıza mekânları olmuş ve her bir yapı asırların hafızasını yeni nesillere aktarma görevini ifa etmektedir.