Deprem nedeniyle tüm Türkiye kenetlenmişken, din ve devlet düşmanı bir güruh hep bir ağızdan önce Diyanet’e ardından da Diyanet üzerinden dine saldırmaya başladılar. Sahi konu gerçekten Diyanet’in evlatlık konusundaki fetvası mıydı? Yoksa dine saldırmak için mal bulmuş mağribi havasının yansıması mıydı?

Fatih Altaylı ile başlayan furya, adı sanı gereksiz ve reklamlarını yapmaya değmeyecek bazıları üzerinden devam etti. En son bir parti lideri de çıkıp “İmamları camide görmek istiyoruz, AFAD’da, Valilikte … değil” diye devam eden bir cümle kurdu.

Peki Altaylı ne dedi? Din İşleri Yüksek Kurulunun depremzede çocuklara ilişkin, "Evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme engeli doğmaz" ifadelerinin ardından Fatih Altaylı, Twitter hesabından “Yahu siz gerçekten sapıksınız anladık da diyanet gibi bir kurumda ne işiniz var. Sapıklar. Gidin porno sektörüne girin" paylaşımı yaptı. Daha sonra da "Diyanet'in, Medeni Kanun'un 29. maddesine göre evlatlıkla hem evlatlık alanın hem de onun çocuklarının evlenmesini yasaklayan hükmünü açıkça çiğneyerek suç işlediğini" yazdı. Hâlbuki Diyanet İslam dinine göre ortaya konmuş bir gerçekliği belirtmişti (Fetva). Bundan elli yıl önce de sorulsa yüz yıl sonra da sorulsa değişmeyecek bir cevap… Birdenbire işaret fişeği gibi çalışma ile herkes Diyanet’e saldırmaya başladı. Aslında saldırılan zahiren Diyanet olsa da el atından İslam’a ve İslam’ın hükümlerine saldırı söz konusu oldu. Tek hedef de önümüzdeki seçim sürecinde iktidarı bu konu üzerinden yıpratma çabasıydı.

Fatih Altaylı, “Yeni vatandaşlık görevim. Kendime yeni bir iş buldum. Bundan böyle kılık kıyafet kanununa aykırı olarak dolaşanları, kolundan tuttuğum gibi karakola götüreceğim. Evlerini polise göstereceğim.” gibi bir görev beyanında bulunmuş bir adam olarak (03.03.1997/Hürriyet Gazetesi) ne olduğunu yıllar önce kendisi ifade etmişti. Kendisi Müslüman’a, dindara, başörtülüye zaten düşman olduğunu ifade etmiş. Altaylı, günümüz şartlarında “dişleri sökülmüş kurt” gibi görünse de eline fırsat geçse dine de Diyanete de ne yapacağının işaretlerini vermeye devam ediyor. Kendisi yetmezmiş gibi çevresine de işaret fişekleri yakmaya devam ediyor. Allah fırsat vermesin.

İktidar gelir veya gider. O iş kendi mecrasında devam eder. Kimse bugünden yarına ne olacağını bilemez. Anadolu irfanı denen bir şey var ki o da apayrı bir şey. Anadolu insanı bu din düşmanlarına dün nasıl dersini verdiyse bundan sonra da vermeye devam edecek. Lakin en büyük problemimiz halkı kin, nefret ve benzeri duygularla ayrıştırıcı işler yapanlar, yaptıkları yanlarına kâr kaldığı için yaptıklarının marifet olduğunu düşünüyorlar. Dört bir yandan Altaylı ve benzerlerine suç duyurusu devam etmeli, Adalet görevini yerine getirmeli ki bu işgüzarlar yaptıklarının yanlarına kâr kalmayacağını anlamalılar.

Altaylı, bir örnek olmalı. Kendine özel görevler biçenler ve halkı dizayn etmeye çalışanlar bir daha bu işlere tevessül etmesinler. İş yargıda. Yargı hakkaniyetle karar vermeli artık. Biz Anadolu insanı bunu bekliyoruz. Çünkü meselenin Diyanet olmadığını, bu kisve altında halka ve dine saldırı olduğunu açıkça görüyoruz. Vesselam…