Yaklaşık bir aydır bu köşeden Müslümanlar adına bir şeylerin yanlış gittiğini ve o yanlış giden şeylerin ivedilikle düzeltilmesi gerektiğini, nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiğini naçizane kalemim döndüğünce anlatmaya çalıştım.

Bugün vardığım sonuçta ise: Siyasal sekülerizmi ve elitizmi eleştirirken hatta onunla alay ederken, kendi kapalı yapılarımızı, ötekileştirici, ayrıştırıcı, patronvari, acımasız ve tekelci yaklaşımlarımızı görmemezlikten geldiğimizi gördüm. “Kuşların göz bebeğine hak yol İslam yazacağız” kavgası “kasa ve masa” kavgasına döndüğünü gördüm. Tavanı bilmem ama taban bir hayli acımasız, kendini kaybetmiş şekilde kavgalı.

Biraz irdelersek eğer, çok basit gördüğümüz fakat amacımızı, davamızı, yolumuzu direkt etkileyen gerçekten çok önemli olan bazı durumlar söz konusu. Düşünsenize Müslüman Müslümanın haram işlemesi için ön ayak oluyor. Örn: Müslümanın parasını bankaya yatırması ve bir başka Müslümanın gidip o parayı faizle birlikte kredi olarak çekmesi. Neden böyle oldu?

Birbirimize güvenimizi kaybettik. Yirmi sene öncesinde birbirimize bir bakışımız vardı, bir dostluğumuz vardı, bir kardeşliğimiz vardı. Belki doğru dürüst lokmalarımız yoktu, sıkıntılarımız vardı. Sakallı diye işe alınmazdık, başörtülüyüz diye okul kapılarından döndürülürdük ama bu durumlardan tat alırdık, lezzet alırdık. Şimdiye bakıldığında ise çok şükür sakallı bir bakanımız var, başörtülü bir bakanımız var. Ama ne hikmetse kardeşliğimiz kalmadı, tadımız yok, birbirimize sevgimiz kalmadı, birbirimize güvenimiz kalmadı.

Tevbe 55. ayette; “Muhammed’im onların hayatı seni imrendirmesin, özendirmesin…” diye buyuran Allah (cc) ve bizi orta ümmet olarak yarattığını söyleyen Allah (cc) ayetlerinin tam tersi durumdayız. Hayatımıza baktığımızda Resulullah’ın ve sahabenin hayatı bizden çok uzak. Dün olmayan kalem ve mühür bugün bizde ama eskinin sevgisi kalmadı; eskinin yüreği kalmadı. Nerdesin o eski güzel günler, o kardeşlik günleri, o dostluk günleri… Burada eskiye duyulan özlem yoksulluk özlemi değil; gösterişsizlik ve birliktelik özlemi.

Hem muhafazakârlığın hem mütedeyyinliğin devrimci bir yenilenmeye ihtiyacı var. Bu devrimci yenilenmeye destek vermeyenler ve karşı çıkanlar, farkında olsunlar ya da olmasınlar Müslüman dünyanın sekülerleşmesinden sorumludurlar.