Geçtiğimiz hafta çok yoğun bir gündem oldu. Kimse neredeyse yoğunluğa yetişemez oldu.

İdlib konusunda Sayın Cumhurbaşkanı Putin’le görüştü. Şehitlerimiz gündemdeydi. Libya’da Hafter’e bağlı ekiplerin tekrar saldırıları başladı. Ateşkes imzalandı. Devriyeler bu hafta sonu tekrar başlayacak.

Korona virüsü bölgeyi kasıp kavururken, hastalık ve tedbirler konuşuldu. İran’da hastalıktan etkilenenler, özellikle siyasilerin durumu tartışıldı.

Yunanistan sınırına dayanmış mültecilerin geçişleri, yunan askerinin mültecilere yönelik tavırları ve bu mültecilerin yaşadıklarının konuştuk, gördük ve yaşadık.

Cuma gününden itibaren Suudi Arabistan’da olağan üstü gelişmeler yaşandı. Suudi Arabistan’da Cuma günü (5 Mart 2020) veliaht prens Muhammed bin Selman’ın emriyle Kral Selman’ın kardeşi Ahmed bin Abdülaziz ile yeğenleri Muhammed bin Nayif ve Navaf bin Nayif tutuklandı. Prens Ahmed, Kral Abdülaziz’in yaşayan tek oğlu ve Londra’da MbS’ye yönelik eleştirilerinden sonra döndüğü Riyad’da iktidar mücadelesi verme ihtimali üzerinde duruluyordu. Muhammed bin Nayif ise MbS’den önceki birinci veliahttı ve 2017 yılında Kral Selman tarafından MbS’ye yol açmak için azledilmişti. Ancak uzun yıllar içişleri bakanlığı görevini yürütmesi ve sonrasında birinci veliaht olması açısından Suudi güvenlik bürokrasisinde oldukça güçlü bir isim olarak ön plandaydı. Kaldı ki ABD’deki kurumlar nezdinde de Riyad’daki en güçlü aktörlerden biri olarak değerlendirilmekte ve çok yakın çalışılan isimlerin başında gelmekteydi. Muhammed bin Nayif’in gücü sarayı her dönemde endişelendirmişti.  MbS’nin endişe ve hürmet içeren uğurlama görüntülerine bakılınca zaten işin aslının ne olduğu tüm açıklığıyla ortaya çıkmaktadır.

Tabi bu gelişmelerin iki nedeni olabilir. Ya Kral Selman öldü veya rahatsız ya da MbS ciddi manada bir darbe tehdidi gördü ve darbeyi bertaraf etmeye çalışıyor. Hatırlanacağı üzere iktidarının ilk döneminde içinde hali hazırda tutuklanan prenslerden bazılarının da bulunduğu bir gurup gözaltına alınmış ciddi fidyeler – hatta bazı prenslerin malvarlığının büyük bir kısmı- alınarak ve biat ettirilerek serbest bırakılmışlardı.

Hasbelkader biat olayının yaşandığı gece bende Mekke’de bulunuyordum. Olağanüstülüklere şahit oldum. Sabahın ilk ışıklarıyla biat alınan herkes bölgesine büyük güvenlik tedbirleri altında gönderilirken gerginlik Mekke sokaklarına yansımış, ama tedbirler neticesinde her hangi bir olay yaşanmamıştı. Bu olayla beraber Kraliyet içindeki dengeler tamamen sarsılırken muhtemel iktidar senaryoları MbS lehine MbZ ile yapacakları gelecek planlarına koyuldular.

Bunlar bir hafta yaşadıklarımız, her gün bize İskandinav ülkeleriyle ilgili onlarca örnek getiren güzel dostların da İskandinav ülkelerinin gündemlerine dair haberlerini ve yazılarını bekliyoruz. Belki oradan da gözden kaçırdığımız bazı konular olur da onları da gündeme alırız. Ne de olsa gündemimizde pek bir şey yok.