Birçok açıdan Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en kritik seçimler 14 Mayıs tarihinde yapılacak. Dünyanın gözü Türkiye’nin üzerinde. Seçimlere sadece 21 gün kaldı. Seçim tarihi yaklaştıkça da seçim sonuçlarını etkilemeye yönelik girişimler hız kazanıp görünür hale geliyor.

Bloomberg bundan birkaç ay önce Türkiye’deki seçimleri 2023 yılında dünyadaki en önemli seçim olarak nitelendirmişti. Bundan dolayı da yabancı güçlerin seçimlere kendi çıkarları açısından müdahil olmaya çalışacakları da bir sır değil ve her seçim döneminde olduğu gibi bu seçim döneminde de seçimlere dış müdahale tartışılıyor.

Zaten Amerikan Başkanı Biden da daha seçilmeden önce verdiği bir mülakatta Türkiye’deki seçimlere müdahale edeceklerini “onlarla (muhalefet) doğrudan iletişimde olup onları destekleyip Erdoğan'ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, darbe ile değil, seçimle" diyerek açıkça beyan etmişti. Yine her seçim döneminde olduğu gibi bir kısmı doğrudan devlet bir kısmı da dolaylı olarak devlet güdümünde olan BBC, Voice of Amerika ve Deutsche Welle gibi Batılı Medya organları da 14 Mayıs seçimlerini ülke çıkarlarına yönelik etkileme adına dezenformasyon, ajitasyon ve provokasyon içeren yayınlarına başlamış durumdalar.

Bu yazı ve bundan sonraki birkaç yazımda seçimlere dış müdahale kavramını akademik düzeyde inceleyip Dünya ve Türkiye tarihinden örneklerle işlemeye gayret edeceğim.

Fransa’nın 1796 yılındaki ABD Başkanlık seçimlerine müdahalesi örneğinde görüldüğü üzere seçimlere dış müdahaleler uzunca bir süredir var olmasına rağmen ilginç bir şekilde akademik olarak son on yıldır ciddi bir şekilde inceleme konusu yapılmaktadır. Özellikle Rusya ve Çin’in son on yılda Amerika başta olmak üzere Batılı ülkeleri hedef alan seçim müdahaleleri bu seçim müdahalelerinin akademik düzlemde gündeme alınmasını da beraberinde getirmiştir.

Seçim müdahaleleri birçok devlet tarafından diğer devletlerin siyasi projeksiyonlarını etkilemek için gerçekleştirilen etkili ve giderek yaygınlaşan bir dış politika stratejisidir. Seçim müdahaleleri hedefledikleri ülkedeki seçim sonuçlarını sponsor ülkenin lehine olacak şekilde değiştirmeyi ve halkın tercihlerinin seçim sandığına doğru bir şekilde yansımasına engel olmayı hedeflemektedir.

Devletler ulusal çıkarlarının başka bir ülkedeki aday ya da partilerden bir ya da birkaçıyla belirgin bir şekilde daha uyumlu olduğunu ve seçim sonuçlarını değiştirebilecek bir etki gücüne sahip olduklarını değerlendirdiklerinde hedef ülkenin sandığını stratejik bir hedef olarak belirleyebilir.

Son iki yüzyıldır giderek yaygınlaşan demokratik rejimler dünyanın farklı köşelerinde sandık sayısını artırdığı gibi seçimlere dışarıdan müdahale edilme ihtimalini de yükseltmiştir. Dahası, tasarımları gereği demokrasinin doğru işlemesine mâni olan bu müdahaleler açıktan yapılıp hedef ülkede yaygın bir kabul gördüğünde, hedefledikleri adayın seçilme şansını artırmaktadır. Bunun da ötesinde hedef ülkenin dış politika oryantasyonunda müdahale eden devletin ulusal çıkarları doğrultusunda değişimleri de berberinde getirmektedir.