Son dönemde Ortadoğu’daki jeopolitik dengeleri yeniden tartışmaya açan “Davut Koridoru”, Suriye’nin enkazından doğan yeni planlardan biri olarak gündemde. Peki bu koridor nedir, kimler ne amaçlıyor ve Türkiye bu denklemde nerede?
“Davut Koridoru”, İsrail’in Suriye toprakları üzerinden bir etki hattı oluşturma emeliyle, artık açıkça telaffuz ettiği bir rota planı. Parçalanmış Suriye’de kurgulanan Dürzistan ile Kürdistan’ı güneyden birleştirme niyeti şimdilik plan düzeyinde. Koridor üzerinden İsrail, bir yandan Fırat’a ulaşmayı, diğer yandan açıkça müttefik ilan ettiği SDG’ye can suyu olmayı düşünüyor. SDG’nin Kuzey Irak’la sırt sırta veren jeopolitik gerçekliği de hesaba katıldığında bu plan daha da önem kazanıyor. Bu durumda bölgede coğrafi ve etnik fay hatları yeniden çiziliyor. Bölgedeki ticaret yolları kavşak değiştiriyor. Suriye’ye yönelik sınır ötesi operasyonlarla engellenen Akdeniz kapısı, emperyalistlere ve onların bölgedeki taşeronlarına sonuna kadar açılıyor. Bir nevi Türkiye oyun dışına itiliyor.
***
Suriye’de yıllardır devam eden çatışma, parçalanma, iç göç ve demografik bozulma; farklı etnik/mezhepsel gruplar üzerinden rekabeti ve kırılganlığı derinleştirdi. Bu altyapı, dış aktörlerin müdahalelerine açık bir zemin oluşturdu. Özellikle son aylarda artan Dürzi-Arap çatışmaları ve SDG/PYD kontrolündeki bölgeler üzerinden koridor planı yine ve yeniden konuşulmaya başlandı.
Peki Türkiye açısından olası riskler neler?
Sınır güvenliği ve terör
Koridorun bir ucu SDG’ye uzandığına göre Türkiye’nin güney sınırlarında terör tehdidi varlığını sürdürecektir. Bu durumda sınır güvenliği, göç ve terörle mücadele yeni dönemde de gündemi meşgul edecektir.
Değişen sınırlar ve İsrail’in komşuluğu
Koridorun hayata geçmesi hâlinde SDG üzerinde hâlihazırda nüfuz sahibi olan İsrail, bu gücünü daha da artıracak, de facto biçimde Türkiye’nin güneydeki komşusu hâline gelecektir. Bu durum; diplomatik, demografik ve güvenlik açısından yeni bir dış politikayı gerekli kılacaktır.
Parçalanmış Suriye ve istikrarsız bölge
Koridor, Suriye’nin fiilen parçalanması demektir. Bugünün özerk, yarının bağımsız bölgeleri/devletleri ortaya çıkacaktır. Üniter yapısını koruyamayan bir Suriye, istikrarsız bir bölgeyi teşkil edecek ve Türkiye açısından vahim sonuçlara gebe bir durum oluşacaktır.
Ekonomik ve jeopolitik kayıp
Koridor; enerji hatları, ulaşım güzergâhları ve yeni ticaret-lojistik hatlarıyla birlikte hayata geçirilirse Türkiye’nin bölgedeki ekonomik çıkarları, ticaret rotaları ve stratejik hamleleri boşa çıkacak, kalkınma yolu kapanacak, Ortadoğu’da parlayan yıldız sönecek, pastadan pay boğazımızda kalacaktır.
***
Sonuç olarak;
“Davut Koridoru”, sadece bir coğrafi rota değil; aynı zamanda etnik, siyasi, ekonomik ve stratejik bir hat inşa etmeye yönelik, bölünmüşlüğü derinleştiren, kaos ve nüfuz rekabetiyle yoğrulmuş bir plan. Türkiye ise bu oyunda net şekilde hedef.
Bu öyle bir plan ki; “Ortadoğu’da masada değilseniz menüdesinizdir” sözünü akla düşüren bir plan.
Bu koridor, İsrail için çok şey, SDG için her şey.
Ve bizim için engellememiz gereken bir şey.