Çünkü sevmek; vermekle var olur ve vermekle beslenir. Verdikçe yenileniriz, verdikçe mutlu etmenin huzuru bizi kuşatır.

Sevmek; güzel kareler yakalamaktır. Her güzel kare, yüreğimize astığımız bir tablodur ve yüreğimizi aydınlatır, güzelleştirir ve yüzümüze yayılan bir tebessüme dönüşür. Güzel görmek bizi besler.

Sevmek; içimizdeki güneşi büyütmek gibidir, sevilen her insan, içimizi aydınlatan bir kaynaktır.

Sevmek; düşüncelerimizin bizi insanı sevmeye değer buldurması, fiile geçirmesi, insan üzerinden aslı kaynağımız olan Rabbimiz ile irtibatlandırmasıdır.

Sevmenin var ettiğini, vererek insan olabileceğimizi, vererek ayakta durabileceğimizi, vererek üretebileceğimizi ve vererek güzelleşebileceğimizi anlamanın adıdır sevmek.

Sevginin kaynağına ulaşabilirsek sevgiyi tanırız, sevmenin önemini kavrarsak sevmeyi severiz, sevilmeye değer olanı severiz ve beklentisiz severiz. Sevilmeyi beklemek; sevginin kimyasını tanıyamamaktan, sevilmenin değil, asıl sevmenin ihtiyaç olduğunun bilincine varamamaktan gelir.

Sevmek, Allah’a (cc) yakınlaşmanın sırlarından birisidir. Yakınlaştıkça bizdeki ağırlıklardan kurtulup hafifleriz ve yüreğimizde sevgiye yer açılır. Sevme duygusu, derinleşen ilmin ve anlayışın bir tezahürü ve arınmanın işaretidir. Neyin asıl neyin sahte, neyin lâzım neyin gereksiz olduğunun ayrımıdır da aynı zamanda. Sevginin, sevdiğimizin değil, asıl sevgiyi var edenin hakkı olduğunu, O’nu sevmeye başladıktan sonra sevginin tanımının gerçek manasına kavuştuğunu göreceğiz.

Bütün sevgi denemeleri önce insanlar arasında başlar. Yaşadığımız ve adına sevgi dediğimiz bu duygu, sadece ve sadece gerçek sevginin sadece zerresi miktarında küçük bir bölümüdür ve bizi Allah’ın (cc) sevgisine götürmesi için tadımlıktır. Allah’ı (cc) gerçekten sevdikten sonra sevmenin ne olduğunu anlayacak ve işte o zaman yüreğimizin aslında ne kadar geniş olduğunu ve bu gerçek sevginin yaşamanın güzelliğine eşdeğer bir güzellikte olduğunu göreceğiz.

Bir kap dolu ise, onu boşaltmadan içine başka bir şey koyamayız. Yüreğimizdeki sevgisizliğin yükünden kurtulmadan, sevgiye yer açamayız. Sevgisizliğin ağırlığıdır ki bizi hep hasta eder ve yorar ve aslında sevgisizlikten ölmek üzereyiz.

Üç aylar hürmetine Ya İlâhi, kalbimizdeki kavgayı barışa, sevgisizliği sevgiye inkılab ettir ve içimizdeki karanlığı söndür.