Özetle olayların son fotoğrafı şöyle: Önce İran rejimi Suud’a meydan okur gibi insanları idam etti. Ardından Suud rejimi İran’a meydan okur gibi insanları idam etti. Oturup, kim kaç tane idam etmiş, kaçı Şii, kaçı Sünni diye tablolar yapabilir ve meseleye tamda emperyalizmin istediği yerden bakabiliriz. Bunun yapmadan iki ülkede de idamların arkasındaki güçlerin yaptığı açıklamalara kulak kabartmak daha faydalı olur.

AB: Yazılı açıklama yayımlayan Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, “Nemr olayı, ifade özgürlüğü ile vatandaşlık ve siyasi hakları konusunda ciddi endişeye neden oluyor. Bu olayın bölgedeki mezhep gerginliğini daha da artırma potansiyeli var. Bunun bütün bölgede ciddi sonuçları olabilir” ifadelerini kullandı.

ABD: ABD Dışişleri Bakanlığı, Suudi Arabistan’ı insan haklarına saygı göstermesi yönünde uyardı. Bakanlık sözcüsü John Kirby, idamın bölgedeki mezhep gerginliğini artırma riskine dikkat çekti.

AB, ABD, İngiltere ve İsrail: Konuyla ilgili yaptığı bütün açıklamaları şu klasik cümleyle bitirdiler: “….bütün taraflara itidal ve sorumluluk” çağrısında da bulundu.

İRAN ŞAHLIĞINA KARŞI SUUD ŞEFLİĞİ

Karşılıklı adam asmacanın ardından gelen Büyükelçilikleri ateşe vermeler, diplomatları göndermeler derken desteklenen gruplara silah sevkiyatları ve malum herkesin beklediği gelsin canlı bombaların camii saldırıları. Bu hikaye idamlarla başlamadı tabi. Malum İran ve Suud gerginliğinin tarihi çok eskilere dayanıyor. Müslümanlar arasında bir kaos ihtiyacı olduğunda körüklenen sonra sönen bu ateş uzun zamandır yanıyor. Fıkhi ve politik zeminlerde İran Şiilerin dünyadaki en büyük lideri. Şöyle ki; Olası Türkiye İran savaşında “İran’ın tarafını tutarım” diyen CHP milletvekili Eren Erdem Şii midir bilmiyorum. Eğer Şii’yse bu İran’ın tarafını tutuma meselesi bir hainlik değil imanla ilgili dini bir mesele yani mecburen İran’ın yanında olmak zorunda. İran 1979’dan bu yana sözde “İslam devrimi” dediği politikalarını bu içtihat ile yayıyor. Güzel İslam dünyasını Şii ve Sünni olarak iki cepheye böldük ve soldaki cephenin şahlığına İran’ı getirdik. Sağdaki Sünni cepheye şef olarak kimi koyacağız peki. Suud? Suud’un Vahabi iktidarının Sünni tarafı temsil edebileceğine inanmak 1915 fantezisi aslında. O zaman da tutmadı. Şimdi de tutmayacak.

Yemen topraklarında yürütülen Suudi Arabistan İran savaşında tetiklenmeye çalışınla ama bir türlü oturmayan bu plan Müslümanların kanını akıtmaktan başka bir işe yaramadı. Görünürde Husiler ile Yemen devleti arasında olan bu savaş aslında İran ve Suud arasındaki liderlik şovuna Müslümanların kanını feda etmekten başka bir şey değil. Para dağıtmayı kestiği anda kendi halkı üzerinde bile hiçbir otoritesi kalmayacak olan Suud saraylarının dünya Müslümanlarının bir kısmının lideri olması planı temcit pilavı gibi ara sıra ortaya çıkan bir şaka aslında. Üstelik orijinal bir Arap şakası değil soğuk bir İngiliz şakası.

MÜSLÜMANLARI İKİ ODAKLI ELİPSE HAPSETMEK

Şimdi gelinen noktada merkezinde Halifeliğin olmadığı, siyasi bir makamla temsil edilmeyen dağınık Müslümanlar “Batı” için gittikçe zararlı ve verimsiz hale gelmeye başladı. Kiminle pazarlık yapacaklarını bilmiyorlar, kime talimat vereceklerini bilmiyorlar. Kimi korkutacaklarını, kimi satın alacaklarını, kimi devşireceklerini kimi öldüreceklerine karar veremiyorlar. O halde İslam âlemine bir merkez lazım. Bu işte kaş yaparken göz çıkarmak olur dünyayı ellerinden kaptırırlar. O halde tek merkezli dairesel bir yapı yerine iki merkezli elips bir yapıya itmekten başka çare yok demektir. İran ve Suud didişmesi Müslümanları birinden birini seçmeye zorlamak için yapılan bir plan. İran ve Suud liderlik hevesiyle bu plana gönüllü mü katıldılar yoksa gafletten tuzağa mı düştüler bilinmez ama netice ikisinde de aynı olacak. Müslümanları kanı akacak.

HERKESİN HESABI KENDİNE

Suud tarafı, İran tarafı diye ortaya atılan bu yapay bölünmenin iştah kabartıcı olduğu inkar etmiyorum. Silah satıcılarının, şahlığa ve şefliğe oturacakların ve pazarlıklarda masada kiminle muhatap olacağını bilen emperyalistlerin ağzı sulanıyor kabul ediyorum. Şii camilerine canlı bomba saldırıları, Sünni camilerine canlı bomba saldırıları, ayaklanmalar, saldırılar derken kan aktıkça şahlık ve şeflik yaklaştığı için kazıdıkça kazıyacaklar, deştikçe deşecekler. Bu “tarafını seç tuzağı” tutmaz. Çok acele hazırlanmış ve fena halde acemilikler yapmışlar. Hamaney’in emriyle kendini patlatacak canlı bombaları ikna etme imkanımız yok biliyorum. Olsaydı Suriye’de çoluk çocuk kadın derken 400 bin insanın canını kurtarabilirdik. Hizbullah da ikna olmaz, Bender de ikna olmaz. Tuzak tutmaz ama çok kan akıtabilir. Allah Müslümanları bu tuzaklardan korusun.

” Bugün gördüğümüz gibi meydanlar medya, sosyal medya, illegal gösterilere zemini hazırlıyor ve silahlı güçler, onun arkasından gelebiliyor. Tüm bu oyunların, senaryoların hesaba katmadığı bir nokta var. Onların nasıl tuzakları varsa, Allah’ın da bir tuzağı var”

Recep Tayyip Erdoğan

11.07.2013

Haliç Kongre Merkezi’nde

—-

İran Devrim Muhafızları: Suudi Arabistan bedel ödeyecek

İran Devrim Muhafızları Ordusu da yayılanlığı yazılı açıklamada, “Suudi Arabistan rejimi bu utanç verici eylemin bedelini kesinlikle ödeyecek” diye tepki gösterdi.Riyad yönetimi için “terörist besleyen gerici ve vahşi bir rejim” benzetmesinde bulunulan açıklamada, “DAEŞ benzeri bu davranış, Suudi ailesinin yakın gelecekte çöküşünü hazırlayacak” denildi. İran Meclis Başkanı Ali Laricani, Suudi Arabistan’ın Şeyh Nemr’i idam ederek girdiği girdaptan kolay kolay çıkamayacağını savunarak, “Riyad yönetimin vahşi eylemi, İslam dünyasının yüreğini dağladı” diye konuştu. Şeyh Nimr’in Suudi Arabistan tarafından idam edilmesine ilişkin yazılı bir açıklama yapan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Cabir Ensari, olayı kınayarak Suudi Arabistan’ın “ağır bedel” ödeyeceği söyledi.

Suudi Arabistan ve Bahreyn’de yönetim aleyhine düzenlenen protestoları teşvik ettiği gerekçesiyle 2012’den beri tutuklu bulunan Şeyh Nemr’in dün idam edildiği açıklanmıştı.