7. Uluslararası GastroAfyon Turizm ve Lezzet Festivali
Anadolu’nun kalbinde, tarih ile kültürün, bereket ile emeğin mayalandığı bir şehir “Afyonkarahisar”.
Yüzyıllar boyunca kavşak olmuş, ticaret yollarına ev sahipliği yapmış, medeniyetlerin izlerini taşımış bu kadim şehir, tarih kitaplarında bulunmasının yansıra artık dünya sofralarında da adı anılmaya başlıyor. UNESCO’nun 2019 yılında “Yaratıcı Şehirler Ağı”na Gastronomi Şehri olarak dâhil ettiği Afyonkarahisar, bu unvanı her geçen gün daha da büyüterek, mutfağını küresel bir marka haline dönüştürüyor. İşte bu vizyonun en görkemli tezahürü, bu yıl yedincisi düzenlenen Uluslararası GastroAfyon Turizm ve Lezzet Festivali.
Tarihle mayalanan bir sofra
Bu yıl “Tarihle Mayalanan Şehir” temasıyla düzenlenen festival, adını Afyonkarahisar’ın binlerce yıllık mutfak serüveninden alıyor. Çünkü bu şehirde ekmek gibi kültür de mayalanır ve kaymak gibi dostluk da taşar sofraya. Afyonkarahisar’ın mutfağı, doğanın armağanı ile insan emeğinin birleştiği bir miras; lokumundan sucuğuna, kaymağından tarhanasına kadar her bir lezzet bir hikâye anlatır. İşte festival de bu hikâyeleri dünyaya anlatan büyük bir sahne.
Dev bir organizasyonun
Afyonkarahisar Valiliği ve Belediyesi’nin öncülüğünde, AFPAD | Afyonkarahisar Profesyonel Aşçılar Derneği ve başkanı Hamza Kalkan, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Zafer Kalkınma Ajansı, Turizm ve Gastronomi Federasyonu’na bağlı dernekler ve ZAFTODER iş birliğiyle düzenlenen bu dev organizasyon, Afyonkarahisar Motor Sporları Merkezi Festival Alanı’nda gerçekleşti. Festival alanında açılan 175 stant, şehrin ve bölgenin yöresel ürünlerini sunmak için birer köprüye dönüştü. Katılımcılar tatmakla kalmadı; workshoplarla öğrenme, panellerle tartışma, yarışmalarla deneyimleme ve çocuk etkinlikleriyle de gelecek kuşaklara aktarma fırsatı buldu.
Açılıştaki coşku
Açılış, şehrin yöneticilerinden Türkiye’nin dört bir yanından gelen konuklara, Michelin yıldızlı şeflerden MasterChef yarışmacılarına kadar geniş bir yelpazede katılımla gerçekleşti. Vali Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı, milletvekilleri İbrahim Yurdunuseven, Ali Özkaya, Hasan Arslan, Mehmet Taytak, Belediye Başkanı Burcu Köksal ve çok sayıda protokol üyesi, şehrin bu büyük buluşmasına eşlik etti. Vali Yiğitbaşı’nın sözleri, festivalin bir “lezzet şöleni” olmasının ötesinde aynı zamanda stratejik bir buluşma, bir marka vizyonu olduğunu vurguladı. Bugün şehirlerin coğrafi birer nokta olmaktan çıktığını, kendi hikâyeleriyle dünya sahnesinde marka değeri taşıyan aktörlere dönüştüğünü dile getirdi.
Rekabet eden marka şehirler arasında bir kent “Afyonkarahisar”
Yiğitbaşı’nın ifadesiyle, bir şehrin değerini oluşturmak kadar, bu değeri dünyaya doğru şekilde pazarlamak da önemli. İşte GastroAfyon tam da bu görevi üstleniyordu. UNESCO Gastronomi Şehri unvanıyla taçlanan Afyonkarahisar, bu festival aracılığıyla mutfağının yanında yatırım ve turizm potansiyelini de dünyaya duyuruyor. Vali’nin sözleri, bugünün dünyasında şehirlerin artık birbirleriyle rekabet eden aktörler olduğuna işaret ediyor. Bu bağlamda Afyonkarahisar’ın gastronomi mirası, uluslararası rekabette birincil avantaj olarak öne çıkıyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Marka şehirler kuracağız” sözünü anımsatarak, Afyonkarahisar’ın bu vizyonun somut bir örneği olduğunu belirtti.
“Dünyanın en büyük sucuklu yumurtası” ile bir Guinness Rekoru kırıldı
Festivalin en çok konuşulan ve tarihe geçen anı ise şüphesiz Guinness Dünya Rekoru kırılmasıydı. Festival alanına kurulan 25 metrekarelik dev krom tava, binlerce kişinin heyecanlı bakışları arasında ısıtıldı. Tam 1 ton sucuk ve 15 bin gezen tavuk yumurtası, 30 usta şefin elinde tarihe geçen bir sucuklu yumurtaya dönüştü. Rafet İnce, Bedri Usta, Cüneyt Asan gibi ünlü isimlerin yanı sıra, toplamda 100 şefin emeğiyle pişen bu dev lezzet, yaklaşık 1930 kilo ağırlığa ulaştı. Pişirme süreci tam 1 saat 15 dakika sürdü ve Guinness yetkililerinin gözetiminde tüm ölçümler eksiksiz yapıldı.
Sonuç: Afyonkarahisar, dünyanın en büyük sucuklu yumurtasıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na adını yazdırdı.
Lezzet ve kültürün taçlandığı “Gala Gecesi”
Festival, görkemli bir gala gecesiyle taçlandı. Yurt içinden ve dışından gelen konuklar, şehrin mutfağını en özel örnekleriyle tatma fırsatı buldu.
Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal, konuşmasında şehrin kadim kültürünü vurguladı: “Bu toprakların mayasında ekmek, kaymak ve lokumun yansıra dayanışma, kardeşlik ve emek de bulunur.” şehrin geçtiğimiz yıl 114 metre 70 santim uzunluğundaki Afyon lokumuyla Guinness Rekoru’na girdiğini hatırlatarak, bu başarıların herkesin ortak emeğiyle kazanıldığını dile getirdi.
Profesyonel Aşçılar Derneği Başkanı Hamza Kalkan ise kenti “tarihle mayalanan şehir” olarak tanımlayarak GastroAfyon’un her yıl daha büyük bir ilgiyle karşılandığını, artık Türkiye’nin en önemli gastronomi festivallerinden biri haline geldiğini vurguladı.
Afyonkarahisar geçmişiyle ve mutfağıyla da dünyaya sesleniyor
Afyonkarahisar mutfağı, bugünün damak tadını, geçmişin mirasını ve geleceğin vizyonunu taşıyor. Kaymağın beyazlığı, lokumun tatlılığı, sucuğun baharatı ve tarhananın kokusu… Hepsi birer simge; emeğin, sevginin ve dayanışmanın simgesi. Festival, bu mirası dünyayla paylaşan büyük bir sahne olmanın ötesinde, aynı zamanda geleceğe yazılan bir manifesto.
Festival münasebetiyle ziyaretlerim
HAMM-ZA Restoran; Profesyonel Aşçılar Derneği Başkanı Hamza Kalkan’ın yaklaşık 1 yıl önce kurduğu restoran. Burada yöresel lezzetlerden oluşan nefis bir kahvaltı yaptık.
Musakka Restoran; Ayşe Safkurşun ve eşinin ustalıkla yönettiği Afyon’un yöresel lezzetlerinden oluşan bu restoranda tadım menüsü deneyimledik.
Kabakçı Halil Usta; Bence Türkiye’nin en iyi kabak tatlısı ve ekmek kadayıfını yapan lezzet duraklarından biri. Hasbelkader girdiği bu tatlıcılık işinde gayet başarılı. Ana cadde üzerinde büyükçe yeni bir yer açmış.
İboChef Restoran; Afyon’un lezzet duraklarından biri İbo şef ve eşinin işlettiği mekanda şahane bir ciğer yedim. En az onun kadar lezzetli balık ve mezeleri de var.
Akkent Lokum; 165 yıl önce Hacı Abdullah’ın helva ve pekmez üretimi ile Akşehir’de başlayan, üretime Afyon lokumunun eklenmesiyle dört kuşaktır süren bir aile mirası.
Çaykur; Çaykur çayı içilebilir halden yenilebilir hale getirmiş. Yeşil çayın pudra halini yapmışlar.
Bedura; 2014 yılında Antalya’da, Bedrihan Dursun ve Eczacı Arzu Kalkan tarafından kurulan Bedura markası hem sağlıklı hem bitkisel ürünler üretiyor.
Ceres Gurme; Nisan 2024'te kuru meyve, baharat ve glutensiz ürünlerin satışını yapmak üzere Yasemin Şurabatır ve Şeyma Karamık tarafından kuruluyor.
Chef Sloo; Süleyman Kayacan yönetiminde kendinden övgüyle söz ettiren Chef Sloo Cafe & Restaurant, tatlı ve özel lezzetleri ile konuklarını büyülüyor.
Akarsu Turşuları; Bursa’nın turşusuyla ünlü Gedelek ilçesinde şahane turşular üretiyor.
Çikobalka; Atadan Geleceğe kadın kooperatifi tarafından üretilen ve çocukların severek tüketeceği bir lezzet: Balkabağı, Fındık Kreması ve Kakao.
Sevgi Sirkeleri; Sevgi Aykul tarafından tamamen doğal üretilen sirke ve diğer doğal ürünler şifaya vesile oluyor.
Alusso Otel; festival münasebetiyle konakladığım 5 Yıldızlı Alusso Thermal Spa Hotel & Convention Center %60'ı suit oda olan yaklaşık 1000 kişilik bir termal ve kongre oteli.
Özetle, Uluslararası GastroAfyon Turizm ve Lezzet Festivali, tarihten geleceğe uzanan bir sofradır. Bu sofrada lezzet var, kültür var, dostluk var. Ve bu sofra, Afyonkarahisar’ın dünya sahnesine taşıdığı en güçlü mirası.