Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantılarına Filistin gündemi damga vuruyor ancak katil siyonist soykırıma devam ediyor. Bize göre Birleşmiş Milletler nezdinde soykırımın baş sorumlusu Amerika yönetimidir. ABD başkanı her konuda açıklamalar yaparken Filistin’de yaşanan soykırım ve katliamdan bir kez olsun söz etmemiştir. Bu nasıl akıl tutulması ya da korkudur ki; on binlerce insanın katledildiği ve yaralandığı, nebatat ve hayvanatın telef edildiği bir durum karşısında bir tek kelime etmeden sadece 20 kişinin kurtarılmasından dem vurmak akla ziyandır.
Trump efendi Filistin’i tanıyan devletleri Hamas’ı desteklemekle suçluyor. Hamas demek, Filistin demektir. Hamas, Filistin’in “Kuvay-i Milliye”sidir. Nasıl ki Anadolu’da vatan kurtarma telaşıyla Kuvay-ı Milliye Birlikleri oluştu. Hamas, Filistin halkının direniş gücü olarak vatan savunması yapmaktadır. Hamas, Filistin halkının seçilmiş temsilcisidir. Kassam Tugayları vatan için savaşan mücahitlerdir.
ABD ve siyonist İsrail rejimi ellerinde tuttukları medya ve sermaye gücüne dayanarak masumları şeytanlaştırmaktadırlar. İnsanlık bu yaşanan acılar karşısında asıl şeytanın kendileri olduklarını fark etti. Ancak örgütlü yapıları ellerinde tutan siyonist oluşumlar bir müddet daha iktidarlarını kuruyacak gibi görünüyorlar. Aslında bardak doldu, bu şer şebekelerine kim dur deme cesaretini gösterirse insanlığın kahramanı olacaktır
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri kararlı, onurlu ve cesur açıklamalar yapmakta ancak mesele BM’nin kuruluş yapısından kaynaklanmaktadır.150 ülkenin tanıdığı Filistin BM’de maalesef gözlemci üye statüsündedir çünkü güvenlik konseyi ve veto hakkını elinde bulunduran ülkelerin tamamının onay vermesi gerekmektedir. Batılı ülkeler Filistin Devletini tanımakta çok geç kaldılar. Filistin yakılıp yıkıldıktan sonra yapılacak tanımayla birlikte müdahale kararı almak şart oldu. Yapmaları gereken diğer bir işte bir an önce İsrail’e silah sevkiyatını durdurmak olmalıdır.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan her zeminde yaşanan soykırımı en yüksek seviyede dile getiriyor, dünya devletlerini uyarıyor, BM’yi harekete geçmeye çağırıyor. BM kürsüsünden çok sayıda ülkenin başkanı da askeri müdahale seçeneğini gündeme getiriyor. Cumhurbaşkanımız askeri çözüme öncülük etmelidir. Amerika orada olduğu sürece BM’den bir şey yapmasını beklemek beyhude olur. Bunun için BM’de güvenlik konseyi ve vetoyu dikkate almadan oluşturulacak güçle Sumud Filosu’nu koruyarak Gazze’ye girilebilir.
Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan, Pakistan ve Endonezya gibi ülkelerin öncülüğünde Gazze’ye çıkarma yapılsın. Karadan en kestirme yol Refah Kapısı’ndan, Mısır’dan girmektir. Bu kudurmuş kuduz köpeği durdurmanın yolu onu itlaf etmekten geçer. Kuduz siyonist köpeğin daha fazla zayiat vermesine izin verilmemelidir.
Siyonist medyanın ve sosyal medyanın ağa babaları, haberleri yapay zekâ sayesinde sansürlüyor, ayıklıyor. Konuyu gündemden düşürmeye çalışıyorlar. O nedenle alternatif milli mecraları kullanmaya daha çok önem vermeliyiz. Siyonist ürünleri boykota devam edelim.
Fransa, İspanya, İngiltere, Portekiz, Malta, Kanada, Avustralya, Belçika gibi Avrupa ülkelerinin Filistin Devletini tanımaları önemli bir adımdır. Bu ülkelerdeki vicdanlı yüreklerin kararlı eylemleri hükümetlerini mecbur bıraktı. Almanya, İtalya’nın da bu kervana katılması Filistin’e desteği artıracaktır.
Elinden hiçbir şey gelmeyenler mazlumlar için duaya, zalimler için ise bedduaya devam etsinler.