Kasaplar tavuk etini ya bütün ya da entegre tesiste parçalanmış ve paketlenmiş şekilde satabiliyor. Hâl böyle olunca fiyatları birileri istediği gibi ayarlıyor, âdeta tek elden piyasayı yönetiyorlar.
Son yıllarda fiyatı en fazla artan ürünlerin başında tavuk eti geliyor. Bir başka deyişle tavuk eti fiyatları için enflasyon canavarının enerji kaynağı tabiri abartı olmaz.
Fiyatların aşağı çekilmesi için kasaplar devrede. İddia o ki kasaplar istediği yetkiyi alırsa tavuk eti fiyatları yüzde 30 ucuzlayacakmış.
Peki, bunu nasıl yapacaklar?
Şöyle; parçalı tavuk eti satışının serbest bırakılmasıyla. Bunun için yönetmeliğin değişmesi gerekiyor.
İstanbul’da kasaplar, gıda enflasyonuna dikkati çekiyor ve yaklaşan Ramazan ayına işaret ediyorlar.
Böyle bir uygulama gerçekten fiyatları aşağı çekebilir mi?
İstanbul Perakendeci Kasaplar Odası Başkanı Aydın Tüfekçi’ye göre mümkün. Parçalı et satışı serbest bırakılırsa hem sektör temsilcilerinin hem de tüketicilerin kazançlı çıkacağı iddia ediliyor.
İyi, güzel ama böyle bir uygulama neden yasaklanmış olabilir? Salmonella riski yüzünden! Evet, yanlış duymadınız; mevcut yönetmelikte salmonella bakterisi bulaşma riski nedeniyle kasapların tavuk etini parçalamasına izin verilmiyor!
Küresel fast food devleri kan kaybediyor
Küresel ölçekli fast food markalarını bilirsiniz; aynı mutfak standartlarını kullanır ve standart ürün vaadiyle tüm dünyayı abur cubura boğarlar.
Türkiye’de boy göstermeye başlamaları da yakın zamanlara dayanıyor. Bu işgalci markaların Türkiye’ye gelmelerine itiraz eden kim varsa “yatırım düşmanı” ilan edildi. Neticede Türkiye kalkınıyordu, yabancı sermaye gelmeliydi.
Ama yaşananlar, savunulanın tam aksi yönünde cereyan etti.
Onların gelişiyle hem Türk mutfak kültürümüz büyük darbe yedi hem de beslenme alışkanlıklarımız değişti. Beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak çok sayıda hastalıkla da tanışmış olduk.
Neyse şimdi durum başka yerlere taşınmak üzere!
Siyonist İsrail askerlerinin Filistin ve Gazze’de giriştikleri soykırım, bu markaları tekrar gündeme getirdi. Zira mezkûr markaların birçoğu İsrailli katillere desteklerini açıkladı, alenen taraflarını belli ettiler. Türkiye ve dünyanın farklı coğrafyalarında insanlar tepki gösterince de hümanizm hikâyesine sığındılar. Ancak insanlar yemedi! İnsanlar “kurumsal ikiyüzlülüğü” çözdükçe bu yağmacı küresel markalar kan kaybediyor.
Boykot bu sürece büyük katkı sağladı.
Gıda güvenliği şüpheleri de benzer olumsuzlukları tetikledi.
Son kurban fast food devi KFC olacak gibi
Türkiye'de 283 şube ile faaliyet yürütüyor. Ağırlıklı olarak AVM’lerde varlar. Fast food zinciri KFC'de “stok sorunu” sebebiyle cadde mağazalarının kapanmaya başladığı açıklanıyor. Şimdilik AVM’lerde faaliyetlerine devam eden markanın akıbeti, iş mahkemesinden gelecek karara göre netlik kazanacak.
Dünyanın en büyük iki fast food zincirinden birisi konumunda olan Yum! Brands, KFC ile Pizza Hut'ın Türkiye'deki haklarını elinde bulunduran İş Gıda ile anlaşmasını “standartları karşılayamaması nedeniyle” iptal etmiş, İş Gıda ise Yum! Brands'in fesih kararını kabul etmeyip karşı dava açmıştı.
İlginç yangınlar, ürkütücü sonuçlar!
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde bir otel yangını yaşanıyor. İlk belirlemelere göre 10 canımızı yitirdik, 30'dan fazla yaralı var.
Benzer bir haber de Sivas'tan geldi. Sivas Yıldız Dağı Kış Sporları ve Turizm Merkezi'nde bir otelde patlama oluyor ve sporcuların konakladığı alanda meydana gelen patlamada biri ağır dört kişi yaralanıyor.
Öncelikle vefat edenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Her iki kayak merkezinde de aynı gün, aynı hadisenin cereyan etmesini ne kadar tesadüflerle açıklayabiliriz, bilemiyorum!
Tedbirli olmakta ve uyanık kalmakta fayda var.
İnşallah sorumlular tespit edilir ve kamu vicdanını rahatlatacak cezaları alırlar. Belki giden canlar geri gelmeyecek ancak bundan sonra başka canların yanmaması için en ağır cezaların verilmesi kaçınılmaz.
Geçmiş olsun Türkiyem!
Allah beterinden korusun...