Küresel güçlerin büyük köpeği ABD’nin yıllardır tüm dünyaya kullandığı ve neredeyse kimsenin fark edemediği en büyük silahı algı yönetimidir. Tüm dünyayı kendisine rağmen hiçbir şey olamayacağına inandırıp bu algıyla da aslında olduğundan çok daha büyük bir güç haline gelen ABD, ittifak olmaları halinde kendisine rakip olabilecek tüm ülkeleri de aralarına fitne sokarak birbirlerinden uzaklaştırıyordu. Küresel güç sahipleri olan İngilizlerin ve Yahudilerin bu gücün koruması altında dünyanın en ayrıcalıklı, en rahat insanları olarak yaşadıklarını da söylemeden geçmeyelim.

Tayyip Erdoğan’ın son yıllardaki söz dinlemeyen hatta kafa tutan çıkışlarıyla karizması sarsılan ABD, bu sorunun çözümü için kripto yapılarıyla Erdoğan’a saldırmaya başladı. Gezi olayları, 17-25 Aralık operasyonu ve askeri darbe girişimiyle devrilmeyen Erdoğan, özellikle Suriye politikasında Rusya’yla birlik olup Batı’ya karşı attığı adımlarla ABD’nin en büyük silahı olan “Bize rağmen hiçbir şey olamaz” algısına da büyük zarar verdi. Hem bu durumu düzeltip algıyı eski haline döndürmeyi hem de karşısında muhtemel bir gücün oluşmasının önüne geçmeyi isteyen ABD, Türkiye’yle arasını bozmak için, Akdeniz’de bir üs hayali kuran Rusya’nın, Türkmenlerin yaşadığı bölgeye yerleşmesinin ve bölgeyi boşaltmak için Türkmenler’e saldırmasının yolunu açtı.

Bu tuzak Türkiye’nin Rusya’yla arasını açmaya yetmeyince bölgedeki kripto yapıları tekrar devreye girdi ve Rus uçağı düşürüldü, Rus elçi öldürüldü son olarak da askerlerimiz Rus uçakları tarafından vuruldu. Muhtemelen bunların hepsi fitne tuzaklarıydı, bittiğini de sanmıyorum ama benim asıl değinmek istediğim şey şu. Bana göre Trump’ın başkan olması tesadüf değildi.

Algı yönetim sitemi zarar gören ABD’yi gücünü kaybetme korkusu sardı. Denemekten vazgeçmeyecektir ama bu durumu bilindik fitne yöntemleriyle engelleyebilmenin zor olduğunu gördüğü için de politika değişikliğine gitti. Kazanması neredeyse kesin olan Hillary’nin sağlık problemleriyle ilgili haberleri basın özgürlüğü sananlar olabilir ama ulu orta yerde şuurunu kaybeden ve korumalarının taşıyarak götürdüğü bir başkan adayı bu görüntülerle seçimi kaybederdi, kaybetti, kaybettirildi.

Peki, ABD ne yapmaya çalışıyor. Muhtemel doğu ittifakının önüne fitneyle geçmeye çalışan ama sorunu çözmek yerine daha da büyüten ABD. ‘Aslında biz hala o bildiğiniz kudretli ABD’yiz, aptal olan Obama’ydı’ algısıyla politika değişikliğine gidiyor. Hillary, Obama’yla aynı çizgide olduğundan farklı çizgideki Trump seçildi. Trump’ın yürüteceği muhtemel politika kendilerinin Rusya için Türkiye’den daha faydalı bir dost olacağını göstererek yanlarına çekmek ve Doğu’daki ittifaka son vermek olacaktır.

Bunu yaparken Türkiye’ye dostça davranacağını da pek sanmıyorum; çünkü Türkiye, halkının ciddi sayıdaki bir bölümüne yüz yıldır eziklik aşılanarak unutturulmuş olsa da hami bir devlettir ve hala küresel güçleri tehdit eden en büyük güçtür. Önünde ise sadece iki seçeneği vardır ya sömürge olarak kalacaktır ya da bir dünya devi olacaktır. Selam ve dua ile…