Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in kendisine yakın isimlerden oluşan bir ekibe hazırlatmakta olduğu Anayasa taslağı gelecek ay halkın hakemliğine sunulacak.

Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne göre taslak metin ay sonunda kamuoyuna açıklanacak.

Tunus’ta ve Arap sokağındaki yaygın kanaat, hile yapılacağına kesin gözle bakılan referandumdan “Evet” sonucu çıkacağı ve yüzde kaçla kabul edileceğinin dahi şimdiden belli olduğu yönünde.

İşçi Partisi Genel Sekreteri Hamma el-Hemmami, sahnelenmek istenen referandum tiyatrosunu protesto için 4 Haziran’da başkentte düzenlenen ve polis müdahalesiyle bastırılan gösteride yaptığı konuşmada, Yüksek Seçim Kurulu’nun tek hedefinin referandum sonuçlarında sahtecilik yapmak olduğunu ve Kays Said’in kendisini “Tunus'un yeni diktatörü” yapma amacı taşıdığını söyledi.

Tunus Cumhurbaşkanı’nın siyasi partileri ve sivil toplum kuruluşlarını dışlayarak sadece dar bir yelpazeyle başlattığı diyalogun ölü doğduğu belirtilirken, Anayasa taslağının içeriği hakkında da tartışmalar devam ediyor.

Yeni Cumhuriyet İçin Ulusal İstişare Komitesi Koordinatörü Sadık Beliyd, 20 Haziran’a kadar Kays Said’e sunulması beklenen taslakta “Devletin dini İslam’dır” ifadesinin yer almayacağını açıkladı.

Tunus, etnik ve dini açıdan parçalı olmayan nadir Arap ülkelerinden biri.

Halkının yüzde 99’u Sünni Müslüman.

Anayasada devletin dininin İslam olduğunun yazması da aslında pratikte pek bir şey değiştirmiyor ve kesinlikle Tunus’un şeriat yasalarıyla yönetileceği anlamına gelmiyor.

Dolayısıyla, Anayasa taslağını hazırlayanların ilk akıllarına gelenin demokrasiyi, hakları ve özgürlükleri garanti altına alacak maddeler yerine “devletin diniyle ilgili madde” olmasının bir amacı var.

Kays Said ve arkasındaki darbeci güçler bu şekilde Batı’ya mesaj veriyorlar.

Fransız Haber Ajansı’na (AFP) konuşan Beliyd, yeni Anayasada devletin dininin İslam olduğuna dair bir maddenin yer almayacak olmasının “en-Nahda Hareketi gibi dini referanslı partilere karşı koymayı hedeflediğini” söyledi.

Raşid el-Gannuşi liderliğindeki en-Nahda Hareketi’ni “dini siyasi amaçlar için kullanmak” ile itham eden Beliyd, Kays Said tarafından feshedilen Tunus Parlamentosu’ndaki en büyük gruba sahip partinin ellerinin kirli olduğunu, yabancı devletlere hizmet ettiğini ve yaptığının “vatana ihanet” olduğunu öne sürdü.

Kays Said ve destekçileri Tunus’ta arzu ettikleri vesayet rejimini ve diktatörlüğü kurma planlarını adım adım hayata geçirirken yaptıkları işin “radikal İslamcılarla mücadele” olduğunda özellikle ısrar ediyorlar.

Halkın özgür iradesine düşmanlıklarını bu şekilde perdeliyorlar.

Çünkü Mısır’daki Abdülfettah es-Sisi örneğinde olduğu gibi, İslam’a ve İslamcılara karşı olduğu müddetçe her türlü diktatörlüğün Avrupa ve Amerika’da kabul gördüğünü biliyorlar.

Değilse, en-Nahda Hareketi gibi devrimin kazanımlarının korunması ve ülkede demokrasi kültürünün yerleşmesi için her türlü esnekliği gösteren bir partinin şeytanlaştırılmasının hiçbir rasyonel yanı yok.

Yargıyı da avucunun içine alan Kays Said, yeni Anayasa’nın kabulünün ardından en-Nahda Hareketi’ni kapatır ve önde gelen isimlerine siyaset yasağı getirirse kimse şaşırmasın.