Türkiye’de “İslamcılar” olarak adlandırılan kesimden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve AK Parti’ye yönelik bir takım eleştiriler var.

Söz konusu kesimde AK Parti’nin Milliyetçi Hareket Partisi’yle kurduğu “Cumhur İttifakı” onaylanmıyor ve söylemleri pek hoş karşılanmıyor.

“AK Parti MHP çizgisine kaydı” şeklinde yorumlar yapılıyor.

Öncelikle bu yorumlara katılmadığımı belirteyim.

Gördüğüm kadarıyla AK Parti’de ve MHP’de herhangi bir eksen kayması yok.

Her iki parti de çizgisini koruyor.

Gözden düşüp AK Parti’den kopanların kişisel hırslarını perdelemek için dile getirdikleri “Parti kuruluş felsefesinden ayrıldı ve ruhunu kaybetti” türünden eleştirileri gerçeği yansıtmıyor.

“Cumhur İttifakı”, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehdit ve tehlikelere karşı ülkenin milli güvenliğini ve çıkarlarını korumayı hedefleyen bir birliktelik.

Keşke Türkiye’nin, bölgenin, İslam ümmetinin ve tüm insanlığın yararına olacak konularda diğer partilerin de katılımıyla daha geniş ittifaklar kurulabilse.

Arap coğrafyasındaki “İslamcılar” arasında da bazı kimselerin Türkiye’nin adımlarından rahatsızlık duyduklarını müşahede etmek mümkün.

Örneğin, Suriye’de askeri harekât düzenlenen ve teröristlerden arındırılan bölgelerde Özgür Suriye bayrağıyla birlikte Türk bayrağının dalgalanmasından memnun değiller.

İstiyorlar ki, Türk askeri Suriye sınırları dâhiline hiç girmesin, sadece muhalif gruplara her türlü silahı versin veya girse bile Türkiye’ye işaret eden hiçbir simge kullanmasın.

Söz konusu kişilerin Türk askeri ve bayrağı rahatsızlığının sebebi, “İslamcılık” etiketini kazıyınca altından çıkan koyu Arap milliyetçiliğinden başka bir şey değil.

Bugünkü sınırların Sykes-Picot Anlaşması’yla çizildiğini ve yapay olduğunu kabul etmelerine rağmen, Türk ordusu bugün Kudüs’ü İsrail işgalinden kurtarsa ve Mescid-i Aksa’da Türk bayrağı dalgalansa memnun olmayacak, Kudüs’ün Türkler tarafından özgürlüğüne kavuşturulmasını “bir başka işgal” olarak görecek Arap İslamcılar var.

Üstelik birçoğu Arap milliyetçiliği yaptığının farkında bile değil.

Türkiye’de “Türk” ve “İslam” kelimelerinin yan yana kullanılması “Türk-İslam sentezi” ideolojisini çağrıştırdığı için İslamcılar arasında genelde pek hoş karşılanmaz.

Fakat Arap İslamcıların söylemlerinde “Arap” ve “İslam” kelimelerini birlikte çokça duyarsınız.

Kimse de yadırgamaz.

İslamcılarla koyu Arap milliyetçilerinin milli çıkarlar için ortak hareketi yanlış kabul edilmez.

Açıkçası Türkiye’deki İslamcılardan da Arap İslamcıların söylemlerindeki Arap vurgusuna yönelik bir eleştiri görmedim.

Türkiye’nin milli çıkarları için dahi olsa Türk milliyetçilerle birlikte hareket etmekten imtina edenlerin Arap İslamcıların milliyetçi söylemlerine ve Arap milliyetçilerle işbirliği yapmalarına da itiraz etmeleri gerekmez mi?

Yoksa İslamcılar ve milliyetçilerin ittifakı Türkiye’de haram da Arap ülkelerinde helal mi?

Arap İslamcıların düşüncelerinde ve söylemlerindeki Arap milliyetçiliği etkisi, üzerinde çalışma yapmaya değer bir konu.

Bu konuda yapılacak ciddi ve kapsamlı bir çalışmadan ezber bozucu sonuçlar çıkarsa kimse şaşırmasın.