15-20 yıllık süreçte hayatın hemen hemen çoğu alanında kendisini göstereceği varsayılıyor. Hem de öyle böyle değil, dünyayı ciddi bir değişimden geçireceği söyleniyor.

Bu yapay zekâ dedikleri nedir aslında dersek:

Yapay zekânın ilk kabulü olan çalışma, McCullouch ve Pitts’in Turing-complete 1943 tarihli yapay sinir hücreleri tasarımı ile başlıyor. Sistemli şekilde çalışılması ise Dartmouth College’daki 1956 tarihli bir atölyede başlamış. Çalışmanın katılımcıları AllenNewell, HerbertSimon, John McCarthy, MarvinMinsky ve Arthur Samuel yapay zekâ araştırmasının kurucu ve önderleri olarak kabul ediliyorlar.

1960’da ABD Savunma Bakanlığı desteği ile ve dünyada yaygın olaraklaboratuvarlar kuruluyor. DEC firmasının R1 adlı yapay zekâ programı ile yaptığı 40 milyon dolar tasarruf, sürecin daha da hızlanmasında ciddi etkisi oluyor. Ardından Japonların bilgisayar projelerinde kullanması, ABD ve İngiltere gibi ülkelerin verdiği destek ile 1985’te 1 milyar doları, 1988’de ise 2 milyar doları aşmasına vesile oluyor.

1997’de Deep Blue, bir dünya satranç şampiyonu olan Garry Kasparov’u yenen ilk satranç oynayan bilgisayar ünvanına ulaşıyor.

Günümüzde ise,cep telefonlarında, Xbox’ta 3D hareketleri algılayanKinect’e, satrançtan daha fazla ihtimal barındıran“Go” oyunu şampiyonuKe Jieve Lee Sedol’yi yenen AlphaGo’dan,kameralarda bulunan yüz tanıma sistemlerinden, kırk dil arasında gerçek zamanlı çeviri yapabilen Google PixelBuds’a, sağlık sektörü, hasta analizleri, araç otomasyonları, sesli asistanlar, iletişim gibi ihtiyaç oluşan hemen hemen her alanda karşımıza çıkıyor.

Yapay zekâ dedikleri insan zekâsının çok iyi tanımlandığı ve makinelerin bu zekâyı taklit ederek akıllı birer makineler oluşturacağı fikrinden ortaya çıkmış, yeni bir öğrenebilen yazılım algoritması aslında.

3D yazıcılarla birlikte, fabrikalarda insan elinden çıkan çoğu teknolojinin ve üretimin makineler tarafından yapılabileceği, daha akıllı ve kendini eğitebilen yeni makine endüstrisinin kapılarını açıyor. Yani kısacası bizim yerimize üretecek, düşünecek, karar verecek ve hayatımıza yön verecek.

Bir miktarda olsa işimizi elimizden de alacağı kesin.

Günümüzde web teknolojileri ve sosyal medya ne ise yarın daha fazlası yapay zekâyla gelecek. Teknolojinin yapay zekâ ile birleşmesi neticesinde ciddi bir dönüşüm geçirecek ya da yerini yapay zekâ destekli yeni teknolojilere bırakacak.

Son günlerde adını sıkça duyduğumuz SPACEX ve TESLA gibi şirketlerin sahibi ElonMusk’ta yapay zekâ ile yakından ilgilenen bir isim. Çalıştırdığı yapay zekâ uzmanlarına yıllık milyon dolarları aşan ücretler ödüyor. Dev şirketler dünyada yeterli sayıda olmayan yapay zekâ uzmanları için sürekli arayış içerisindeler.

Özetlemek gerekirse; araştırmalar ve çalışmalar aldı başını gidiyor!

Peki, biz bu dünyanın neresindeyiz?

İsterseniz önce, dünyadaki genel durumuna kısa bir göz gezdirelim.

ABD, Japonya ve Güney Kore gibi ülkeler en çok yapay zekâ ile ilgili patent başvurusu yapan ülkeler. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütünün yayınladığı raporda bu ülkelerin diğer dünya ülkelerine göre bu alanda ciddi bir fark attıkları görünüyor.

Yapay zekâ ile ilgili günümüze kadar 340 bin patent başvurusu yapıldığı ve çoğu başvurunun bu 3 ülke tarafından yapıldığı ifade ediliyor.

IBM 8 bin, Microsoft ise 5 bin civarında patent başvurusu yaptığı belirtiliyor. Bu dünya devlerini ise; Toshiba, Samsung ve NEC gibi şirketler izliyor.

Türkiye’de yapay zekâ konusunda yürütülen çalışmalar mevcut. Ancak en büyük sıkıntıların başında yetenekli kişi bulma sorunu baş gösteriyor. Birkaç üniversite dışında yapay zekâ ile ilgili ders veren üniversitemiz yok. Bu açığın bir an önce kapatılması gerekiyor.Ayrıca yapılan çalışmalar dağınık halde ilerliyor. Bu konuda acil bir eylem planı belirlenip o istikamette çalışmalar yapılması gerekiyor.

14 Mart 2019 tarihinde TRAI ZİRVE ’19’de yapay zekâ ile ilgili bir etkinlik düzenleniyor, ücreti 750 TL. Hangi üniversite öğrencisi buna katılabilir yada kaç şirket elemanını gönderecek.

Buyurun siz değerlendirin! Meseleyebakış açımız maalesef diğer alanlardan farklı değil.

Yapay zekâ, dünyada işsizliği arttıracağı çoğu kademede insan gücüne artık ihtiyaç kalmayacağı, çoğu işlerin robotlar tarafından yapılacağı bir dünyaya doğru bir sürüklüyor.

Ülke olarak bu teknolojiyi yakinen takip edip, kendi yapay zekâ teknolojilerini geliştirip dünyaya geç kalmamamız gerekiyor.