Farklı Olsun İstiyorsak değişmek zorundayız. Gelişim için değişmek ön koşuldur ve şarttır. Çoğu insan ise; “Bazı huy ve davranışlarımı düzelteyim, bunlar beni insanların gözünde değersiz kılıyor “ diyebilme cesaretini bile kendisinde bulamıyor. Özne cesarettir diyoruz. Değişim için ciddi bir emek ve gayret harcamak gerekiyor. Her süreçte değişime karşı bir ciddi bir direnç olduğunu görüyoruz. Oysa daha önceden denenip test edilmemiş şeyler, o an geldiğinde insana imkânsız gibi gözüküyor. Ancak değişmek aslında bir üst makama çıkabilme farkındalığına erişmekten geçiyor. Bir olgunlaşma evresidir. İyi ve olumlu bir istikamette yapılacak her değişim, gelişimi de desteklemektedir. Evvela bunu iç dünyamızda, akıl ve beyin ortaklığında benimseyip, bunun kararını vermemiz gerekiyor. Bundan sonraki tüm süreçler çok daha kolay olacaktır.

“Eğer ki, yumurta içeriden kırılırsa hayat başlar, ancak yumurta dışarıdan bir müdahale ile kırılırsa hayat son bulur.” sözünün tüm sırrı budur. Bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, herkesten önce bunu kendimiz içsel olarak inanmalı ve gerekli değişime öncelikle kendimizden başlatmamız gerekiyor. Hz. Mevlana “Ne olursan ol, gel.” derken bunu kastetmektedir. Bu sözde “sen gelmeye” yani değişime niyetlendin ise ve buna karar vermişsen, değişim için gerekli iç yolculuğa hazırsın demektir. Bu sözde Hz. Mevlana “gel ve değiş” demektedir. Sen gelmeyi göze almışsan, değişmeyi ve gelişmeyi arzu ediyorsun, mevcut halinden memnun değilsin manası çıkmaktadır.

Bizde her daim mevcut halimizden daha iyi yerlerde olmayı arzu ediyoruz. Lakin her hangi bir hareket ve gelişim sürecine girmeden sadece istemekle buna erişemiyoruz. Sürekli aynı şeyleri yaparak, her gün yerinde sayarak gelişimimizi sürdürebilmemiz mümkün değildir. Dünyanın çok hızlı değiştirdiği bir dönemden geçiyoruz, zamana ve koşullara ayak uyduramayan her birey ve kurum zamana yenik düşüp, dikiz aynasının gösterdiği gerilerde kalıyor. Her sabah yeniden bir şeyler söylemek ve düne göre daha çok çalışmamız gerekiyor. Bugün ne olacak bu halimiz, niye böyle oldu gibi kaygılarla boğuşmamak için, dünleri iyi değerlendirip gerekli değişimleri ve yenilikleri tamamlamış olmamız şarttır.

Sizlerle konu ile ilgili çok sevdiğim bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum.

Kartalın Yeniden Doğuşu hikâyesini hiç işittiniz mi?  Çok güzel bir hikâyedir. Bu değişim ve yenilenme arzusu için çok güzel bir örnektir.

Kartal, kuşlar arasında en uzun yaşayandır. Yaklaşık 70 yıl civarı yaşayan kartallar vardır. Tabi bu yaşlara kadar yaşamak için, 40 yaş civarında çok ciddi ve zor bir karar vermek zorundadır.

Kartalın yaşı 40′a geldiğinde pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz hale gelir. Gagası uzar ve göğsüne doğru kıvrılır. Tüyleri kartlaşır, kalınlaşır ve kanatlarına takılmaya başlar.

Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Bu haliyle, avcı kartal, başka hayvanlara av haline gelmiştir. Dolayısıyla kartal burada iki seçimden birisini yapmak zorundadır.

-Ya ölümü seçecektir,

-Ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir.

Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürmektedir.

Eğer kartal, bu yönde bir karar verirse, bir dağın tepesine uçar, bir kayalık bulur ve orada kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra, kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker ve çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar.

Beş ay sonra kartal, kendisine 30 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.

Kartal, kendi yaşamında yeniden doğuşu ve dönüşümü başararak, yepyeni hayatına bambaşka bir dönüşümle süzülmeyi başardı.

Bu hikâye gerçekten beni çok etkiler.Bizlerde zaman içerisinde yenilenme sürecinden geçiyor ve yeni kararlar olmak zorunda kalıyoruz. Aldığımız bu kararlar bazen çok sancılı ve zor olsa da sonuçta bizim lehimize olan kararlar oluyor.

Şartlar nasıl olursa olsun, hayallerimizi ve umudumuzu hiçbir zaman yitirmeden daima hedefimize doğru yol almalıyız…

Şu anki mevcut hayatımızı koruyabilmek için bilesürekli koşmak gereken bir dünyada yaşıyoruz.

Hayatta değişmeyen tek şey belki de değişim.