Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlar, Çin ve Rusya'yı beklenmedik bir şekilde yakınlaştırdı. Ortak bir "Batı karşıtlığı" paydası ve jeopolitik çıkarlar, iki ülkeyi "ilan edilmemiş bir stratejik ittifaka" doğru sürüklüyor. Bu gelişme, küresel jeopolitik dengelerde önemli bir değişime işaret ediyor.

Yaptırımların Etkisi ve Yakınlaşmanın Temelleri:

2018'de ABD'nin başlattığı ticaret savaşları ve Ukrayna'daki savaş sonrası Rusya'ya uygulanan yaptırımlar, iki ülkeyi de ekonomik açıdan zora soktu. Bu durum, Çin ve Rusya'nın birbirlerine olan bağımlılığını artırdı. Rusya, enerji kaynaklarını Çin'e ihraç ederek Batılı pazarların kaybını telafi etmeye çalışırken, Çin de Rusya'dan ucuz hammadde ve enerji temin ederek üretim maliyetlerini düşürme imkanı buldu.

Ekonomik İşbirliğinin Ötesinde:

İki ülke arasındaki yakınlaşma sadece ekonomiyle sınırlı değil. Askeri alandaki işbirliği de artıyor. Ortak tatbikatlar ve silah satışları, bu alandaki yakınlaşmanın göstergeleri. Ayrıca, Çin ve Rusya, küresel yönetişimde daha fazla söz sahibi olmak için birlikte hareket ediyorlar.

Batı'ya Karşı Bir Güç Birliği mi?

Çin ve Rusya'nın yakınlaşması, Batılı ülkelerde endişe yaratıyor. Bu yakınlaşma, "Batı'ya karşı bir güç birliği" olarak yorumlanıyor. Her iki ülke de Batılı ülkelerin hegemonik gücüne karşı çıkıyor ve "çok kutuplu bir dünya" düzeni talep ediyor.

Çin ve Rusya arasındaki ittifak, küresel jeopolitik dengeleri önemli ölçüde değiştirebilecek bir potansiyele sahip. Bu ittifakın geleceği, iki ülkenin ortak çıkarlarını ne kadar koruyabilmelerine ve Batı'dan gelecek tepkilere karşı ne kadar direnç gösterebilmelerine bağlı olacak.