Lokanta ve restoranlar gıda enflasyonuna karşı kendi yöntemlerince çözüm arayışında.

Aşırı fiyat artışları karşısında yaşanan müşteri kayıpları lokanta ve restoran işletmecilerini harekete geçirdi. Yeme içme mekânları yemeklerin porsiyon ve gramajlarını düşürdü. Dolayısıyla fiyatlar aşağı inmiş, çaresizliğin adı da konmuş oldu: Eko menü!

Bir diğer ifadeyle kriz menüsü!

‘Bol kepçeli’ günlerden nerelere geldik.
Olay şimdilik çözüme kavuşmuş görünüyor.

Ancak!

İşletmeciler başta kımızı et olmak üzere gıda fiyatlarında yaşanan aşırı artışların kontrol altına alınması çağrısında bulunuyor ve kalıcı çözümler bekliyor.

Değilse…

Ekmek gramajında, yoğurt ve sıvı yağ gibi birçok gıda ürününde yaşanan gramaj hırsızlığının bir benzeri yemek porsiyonlarında yaşanacak.

Gramaj düşürerek nereye kadar gideceğiz.

Evet!

Yeme içme mekânlarında fiyatları aşağı çekmenin yolunu bulduk.

Yarım porsiyon…

Az çorba çek!

Etsiz haşlama gönder.

Eko İskender hazır!

Eko menü, kriz menüsü, keriz menüsü…

Adına ne derseniz deyin.

Türk ekonomisi son dönemlerin en zor sürecini yaşıyor.

Gıda ürünlerine sürekli ve istikrarlı bir şekilde zam geliyor. Piyasada girdi maliyetlerini belirleyen başlıca kalem olan döviz fiyatları yükseliyor, akaryakıt fiyatları rekor üstüne rekor kırıyor!

Doğal olarak insanların sinir katsayıları da yükseliyor.

Aslında bu uygulamaya yabancı değiliz; bu isme de!

Benzer bir uygulama 2009 yılında yaşadığımız ekonomik krizde de uygulanmış, büyük talep görmüştü.

O günlerde de aynı isimle ün yapmıştı: Kriz menüsü!

2009 yılında bir çorba, bir ana yemek, bir pilav ve bir tatlının yer aldığı dört çeşitten oluşan kriz menüsü beş liraya satılıyordu.

O günden tek farkımız fiyatlar.

Şimdi beş liraya 500 mililitrelik bir su bile içemiyorsunuz!

Geçici çözümlerle bu işin üstesinden gelemediğimiz ve gelemeyeceğimiz gün gibi ortada.

İyi tarafından bakmaya çalışalım…

Yeme içme mekânlarındaki zamların tek iyi tarafı, evde yemek yeme alışkanlığımızı tekrar bize geri kazandırabilir.

Onu da zaman gösterecek.

Devam edelim…

Restoran ve lokantaların ana temel ürünü olan kırmızı et fiyatları artınca doğal olarak menü fiyatları da artıyor.

Şimdi Ramazan iklimindeyiz…

Çarşı ve esnaf lokantalarındaki yarım porsiyonluk menüler iftar menülerine de sıçramış mı diye merak içindeydim.

Restoranların iftar menülerine bir göz attım, ne göreyim!

Fiyat artışlarını Ramazan menülerinde de görüyoruz.

İftar menülerini belirlerken fiyat şişirme ve çeşit artırma yarışına giren restoranların mutfağına ne dünyada baş gösteren ekonomik kriz ne de Gazze’de yaşatılan açlık krizi uğramış!

En ekonomik iftar menüsü 500 liradan başlayıp 5 bin liraya kadar çıkabiliyor.

İnsan sormadan edemiyor!

Kriz menüsü mü, keriz menüsü mü?

İftar sofrası mı, israf sofrası mı?

Ramazan iklimini Müslüman kazıklama ayına nasıl getirdik?

İnsaf edin!

Emeğinizi, sabrınızı, merhametinizi, vicdanınızı israf etmeyin!

İbadetinizi israf etmeyin.

İftarınızı israf etmeyin.

İnsanlığınızı israf etmeyin!