En son ne zaman bir bisiklet lastiğini yamaladınız?

En son ne zaman bir radyoda istasyon aradınız?

En son ne zaman kondüktöre bilet deldirdiniz?

En son ne zaman bir akşam oturmasına gittiniz?

En son ne zaman el yazısı ile mektup yazdınız?

En son ne zaman bir fotoğrafçı objektifine poz verdiniz?

En son ne zaman bir gazete veya bir dergi bulmacası çözdünüz?

En son ne zaman ev yapımı bir şurup içtiniz?

En son hangi Ramazan’da kadayıf döken bir dükkân kuyruğunda beklediniz?

En son ne zaman külahta çekirdek aldınız?

En son ne zaman bir bıçak bileyledeniz?

En son ne zaman ayakkabı boyacısı çocuğun sandığına ayağınızı koydunuz?

En son ne zaman bir toprağa tohum ektiniz?

En son ne zaman bir minareden müezzinin gerçek sesiyle huşû içinde bir ezan dinlediniz?

En son ne zaman bir horoz şekeri yediniz?

En son ne zaman hızarda biçilen bir tahtanın talaş kokusunu duydunuz?

En son ne zaman bir albüme fotoğraf yerleştirdiniz?

En son ne zaman noktalı virgül kullandınız?

En son ne zaman bir tıraş sabununa fırça sürdünüz?

En son ne zaman buz tutmuş kar üzerinde batmadan yürüdünüz?

En son ne zaman bir daktilonun şeridini değiştirdiniz?

En son ne zaman folluktan sıcak bir yumurta aldınız?

En son ne zaman ayaklarınız çamurlandı?

En son ne zaman leğende tasarruflu su ile yıkandınız?

En son ne zaman ağzınızı bir musluğa dayayarak su içtiniz?

En son ne zaman mutfak tüpü değiştirdiniz?

En son ne zaman mezar ziyaretine gittiniz?

En son ne zaman el örgüsü bir kazak giydiniz?

En son ne zaman kumbara içine para attınız?

Dünyada en çok tarifi yapılan şeylerden birisidir “zaman.” Kimi, “Aakıp giden zaman değil; insanlardır” demiş. Kimi, “Zaman korkunç daire, ilk ve son nokta nerede…”

Yaş ilerledikçe ‘nostalji’ kaçınılmaz oluyor. Belki de bir miktar hayat frenine dokunup muhasebe yapma ihtiyacı…

Hayat artık hızlı yaşanıyor. Kimse detayların üzerinde durmuyor. Kimse inceliklere, inceltme işaretlerine dikkat etmiyor. Teknoloji konfor getirmiş olabilir; ama huzurumuzu götürdüğü kesin. Hayatın küçük mutlulukları, teknolojinin acımasız çarklarında, devasa ayakları altında çiğnenip gitti.

Teknoloji kolaylık getirdi, kıtaları birbirine yakınlaştırdı, dünya ‘köy’ kadar küçüldü, insanların diğerine erişimlerini basitleştirdi; ancak büyük salgın ‘korona’ gibi ağır fatura da çıkardı. Yukarıdaki soruları bu yüzden sordum.

Bu toprakların gördüğü en büyük velilerden biri olan Abdülhâkim Arvasî Hazretleri’nin de buyurduğu gibi; “Küllî icadın muzır.”