İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki çeşitli noktalara saldırılar düzenlediğini ve iki bölgede dört İsrailli esirin kurtarıldığını duyurdu.

Gazze'deki (Hamas) hükûmetin medya ofisi, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nusayrat Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıda 210 kişinin öldüğünü, en az 400 kişinin yaralandığını bildirmişti.

İsrail’e desteğiyle bilinen bir Amerikan haber ajansından iki paragrafta, aylardır süren bir katliamı âdeta yumuşatan, hoş göstermeye çalışan bir edayla verilmiş haberler…

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, konuyla ilgili açıklamasında, Gazze'de 210 Filistinli sivilin öldürüldüğü (şehit edildiği) saldırıda 4 İsrailli esirin kurtarılmasını "başarılı bir operasyon" olarak nitelendirmiş ve ABD olarak esirlerin kurtarılmasına yönelik tüm çabaları hem ateşkes müzakereleri hem de "diğer araçlarla" desteklediklerini ifade etmişti.

Bir yandan müzakere etmişler, bir yandan tüm çabalarla desteklemişler; diğer araçlar dedikleri şeyin ise Gazze’de kurmuş oldukları sözde geçici iskele olduğunu da görmüş oluyoruz. Hatta bir iddiaya göre Amerikan askerleri, yardım tırı görüntüsü altında bir kısım askerin operasyon bölgesine götürülmesini sağlamış. Yalnız bunlar, zalim İsrail askerleri değil; bizzat ABD’nin Akdeniz’de bulunan donanmasına ait askerler. Hatta ve hatta bir iddiaya göre, “Bu uçak gemileri neden burada? Bu kadar asker niye burada?” diye soramadığımız Amerikan askerlerinin bizzat kullandığı F-35’ler bombalıyor Gazze’nin her bir köşesini…

Gazze’de ölüm saçan İsrail’in yegâne destekçisi ABD değil, yanlarında İngilizler ve Fransızlar da var. Bir yandan ateşkes olsun deyip bir yandan da “sen vur, biz yanındayız” havasındalar. Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne konuyu taşıyanların ve oradaki davaya destek olanların, İsrail’e silah verenlerle ve varsa Gazze’de katıldıkları eylemlerle ilgili belgeleri mahkemeye sunmaları da artık önem arz ediyor.

Adı ne olursa olsun, dünyadaki gücü ne olursa olsun eline kan bulaşmış herkesin yargılanması gerekiyor. Yaptıkları kimsenin yanına kâr kalmamalı. Dün Sabra, Şatilla’da susanlar; bugün Gazze’nin dört bir köşesinde katliamlara sessiz kalıyorlar. Zalim İsrail yönetimine göz yummak zulme ortak olmaktır. Eline aldığı çakmakla dünyayı yakma mücadelesi veren “psikopat ve manyak bir güruhla” mücadele edemeyen bir dünya var. Tüm yaptıklarına rağmen kimsenin kendisine savaş açmadığını gördüler ve daha ileri gidip önümüzdeki süreçte Lübnan’a; belki daha ilerleyen süreçte de Suriye’ye karşı savaşmaya hazırlanıyorlar. Sırada hangi ülke veya ülkelerin olacağına dair sorusu olan yoktur sanırım. 

Mütedeyyin Yahudi toplumunun dahi illallah ettiği bu güruha artık dur denmesi gerekiyor. Birilerinin Netanyahu ve onun savaş kabinesinden birilerini öldürmesi gerekiyor. Bunu yapacak Müslüman olmadığına göre görev mütedeyyin Yahudi toplumuna düşüyor yoksa bu siyonist eşekler dünyayı yakmaktan başka da bir şeyin peşinde değiller.

Dünyanın kaynakları şu anki nüfusun katbekat fazlasını besleyecek durumdayken gereksiz bir savaş mantığıyla insanlığı yok etme çabasının desteklenmesi kabul edilebilir değil. Siyonizme destek olmak ve onların Gazze’yi yok etmesine seyirci kalmak insanlığın bitişinin ilanıdır. Bir avuç insana insanlığın şerefini yeryüzünde dalgalandırdıkları için teşekkür etmeliyiz. Yaşasın Gazze…