Daha önceki kavimlerde toplu helâklerin olduğunu biliyoruz. Onların ibretli kıssaları Kur’an-ı Kerîm’de anlatılır. Ama Cenab-ı Hakk bu ümmetten toplu helâkı kaldırmıştır. Habîbi Hz. Muhammed (sas) hürmetine. Fakat bazı şeyler hariç. Buna dair kısa ama gerçekten ibretle üzerinde durulacak bir hadis-i şerîf zikredeceğiz. İmrân b. Husayn (ra) rivâyet ediyor:

Rasûlullah (sas): “Bu ümmette, bazı kara parçaları yere batacak, mesh (hayvan sûretine çevrilme) ve taşlanma cezaları meydana gelecektir” buyurmuştu. Müslümanlardan birisi: “Ey Allah’ın Rasûlü, bu ne zaman meydana gelecektir?” diye sordu.

“Şarkıcı kadınlarla, çalgı aletlerinin yaygınlaştığı ve içkinin çokça içildiği zaman” buyurdu.Tirmizî, Fiten: 38

Üzerine bir söz söylemeye ihtiyaç var mı? Ne kadar da açık değil midir? Evet kardeşlerim, ibret almalıyız. Bu zamanlar herhalde Allah Rasûlü’nün şu hadis-i şeriflerinde haber verdiği anlardır:

Enes b. Mâlik (ra.) Rasûlullah’ın (sas) şöyle buyurduğunu rivâyet ediyor:

“İnsanlar öyle bir zamana ulaşacak ki, o zamanda, dînini yaşamakta gösterdiği sabır, avucunun içinde ateş parçası tutmak gibi olacaktır.” Tirmizi Fiten 73

Gerçekten de öyle. Bugünlerde îmanı taşımak, onu korumak avuç içinde ateş taşımak gibidir. İşte bugünlerde İslâm dünyasının hâlini bize aktaran çok ibretli bir hadis daha:

Sevbân (ra), Rasûlullah’ın (sas) şöyle buyurduğunu rivâyet ediyor:

“Obur kimselerin yemek çanağına üşüştükleri gibi milletlerin birleşip ellerinizdekini almaları uzak değildir.”

Rasûlullah’ın (sas) bu sözleri üzerine orada bulunanlardan birisi: “Biz o günlerde azınlıkta mı olacağız, ya Rasûlallah?” dedi.

Peygamberimiz (sas): “Hayır, çoğunlukta bulunacaksınız. Ancak sel üstünde köpük gibi olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı duydukları korkuyu kaldıracak, sizin kalbinize de vehn verecektir” buyurdu.

Orada bulunanlardan birisi: “Ya Rasûlullah, vehn nedir?” diye sordu. Peygamberimiz (sas): “Dünya sevgisi ve ölümden hoşlanmamaktır” buyurdu. Ebû Dâvud, Melâhim: 5

Pekâlâ! Çare nedir? Çare hadiste zaten dile getiriliyor: Dünya sevgisinden kurtulmak ve ölümden hoşlanmak. Kurtuluş da o zaman ortaya çıkacaktır.

KIYÂMET ALÂMETLERİNDEN

 

Hz. Peygamber Efendimiz’e (sas) zaman zaman kıyametin ne zaman kopacağı sorulmuştu da, O’nun bilgisinin Allah’ta (cc) olduğunu, kimsenin bunun zamanını bilemeyeceğini müteaddit defalar dile getirmişlerdi. Bir defasında da yine böyle bir soru yönelten zâta Efendimiz (sas):

-“Kıyamet için ne hazırladın?” diye soruyla cevap vermişlerdi. Hadisin devamı da şöyleydi. Adam:

-ALLAH ve Rasûlü’nün sevgisini,” der. O zaman Efendimiz:

-“Sen sevdiğinle berabersin,” buyururlar. Müslim, hadis no : 2032

Çok meşhur olan Cibril hadisinde bile, insan sûretinde gelen Cebrail’in (a.s.) bu konudaki sorusuna:

-“Bu konuda kendisine soru sorulan, sorandan daha fazla bilgili değildir,” diye cevap vermişlerdi. Müslim, Kitâbu’l-İman: 8; Ebû Davud: 4695

İBRETLİ BİR HADİS-İ ŞERİF

 

Fakat hadis-i şeriflerde zaman zaman kıyametin alâmetlerinden haber verilir. İşte bunlardan birisini zikredeceğiz. Ebû Hureyre’nin (ra) rivâyetiyle bize ulaşan bir hadis-i şerif gerçekten çok dikkat çekicidir:

Ebû Hureyre’nin (ra) rivâyetine göre Peygamberimiz (sas) şöyle buyurmuştur:

“Şu hâdiseler meydana gelmedikçe Kıyâmet kopmayacaktır:

1- Dâvâları aynı olan iki büyük taife savaşacak,

2- Kendilerinin peygamber olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı deccâl gelecek,

3- İlim ortadan kaldırılacak,

4- Zelzeleler çoğalacak,

5- Zaman kısalacak ve vasıtalarla mesafeler erken alınacak,

6- Fitneler çoğalıp ölümler ve katliamlar yaygın hâle gelecek,

7- Aranızda dünya malı bollaşacak ve mal sahibinin zekâtını verecek fakir bulması problem olacak,

8- Yüksek binalar yapmada insanlar birbiriyle yarışacak,

9- Bir kimse bir kabrin başından geçerken, “Keşke şu yatanın yerinde ben olsaydım” temennisinde bulunacak,

10- Güneş battığı yerden doğacak ve bunu görenlerin hepsi îman edecektir. İşte o zaman, insana ancak önceden yapmış olduğu îmanı fayda getirecek, bu hâdiseden sonra îmanın bir faydası olmayacaktır.

İki kişi alış-veriş yapmak üzere kumaşlarını ortaya dökecek, ancak alış-verişi bitirip toplayamadan kıyâmet kopacaktır. Bir adam devesinin sütünü sağacak, ancak onu içmeden Kıyâmet kopuverecektir. Başka birisi hayvanlarını sulamak için su yalağını hazırlayacak, ancak hayvanlarını sulayamadan Kıyâmet kopacaktır. Bir başkası lokmasını ağzına doğru kaldıracak, fakat daha yiyemeden ansızın Kıyâmet kopuverecektir.”Buhârî, Fiten: 25; Müsned: 2/313

 

KIYAMET SAATİ

 

Evet, ne kadar da ibret verici değil midir? Düşündüğümüz zaman pek çoğunun şu anda var olduğunu görmekteyiz. Ama tabii ki onun zamanını ancak Allah (cc) bilir. Kur’an-ı Kerim’de de buna değinilir:

“Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O’ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah’ın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler.”7 A’râf: 187

“İnsanlar sana kıyametin zamanını soruyorlar. De ki: Onun bilgisi Allah katındadır. Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır.”33 Ahzâb: 63

Kâfirler de baştan beri peygamberlere, kıyametin vaktini sorarlardı. Tabii ki alayvârî olarak, korkutul-dukları azabın gelmesini isterlerdi. Fakat kıyametin vakti vardı. Ondan önce ise eğer Cenab-ı Hakk murad etmişse, onlara gelecek azap vardı. Nuh, Hûd, Lût ve daha nice kavimler, büyük kıyametten önce kendilerinin olan küçük kıyametlerle helâk olmuşlardı. Kıyamette ise onların hâli ne kadar da perîşandır. İnkâr ettikleri gerçek karşısındaki halleri tam bir teslimiyettir. İnkârlarından vazgeçmişlerdi ama çare nerede?

“GÜNEŞ’LE AY BİR ARAYA GETİRİLDİĞİ ZAMAN”

 

“Kıyamet günü ne zamanmış?” diye sorar. İşte, göz kamaştığı, ay tutulduğu, güneşle ay bir araya getirildiği zaman! O gün insan, “Kaçacak yer neresi!” diyecektir. Hayır, hayır! (Kaçıp) sığınacak yer yoktur! O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur. O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir. Artık insan, kendi kendinin şahididir. İsterse özürlerini sayıp döksün.”75 Kıyâme: 6-15

Güneşle ayın bir araya gelmesi. Şimdi ilim adamları güneşin batıdan doğacağını söylüyorlar.

Evet, O’nun izni olmadan hiçbir şey olamaz. Ne rüzgâr eser, ne yaprak devinir! Bütün ilimler ise ancak O’na âittir. Dünya hayatında O’nu tanımayanlar o dehşetli günde bütün ilâhlarını unutacak ve O’na teslim olacaklardır:

“Kıyamet gününün bilgisi, O’na havale edilir. O’nun bilgisi dışında hiçbir meyve (çekirdeği) kabuğunu yarıp çıkamaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Allah onlara: Ortaklarım nerede! diye seslendiği gün: Buna dair bizden hiçbir şahit olmadığını sana arzederiz, derler.”

“Böylece önceden yalvarıp durdukları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.”41 Fussilet: 47-48

BİR KIYAMET PROVASI

 

Evet. İşte hakikatler. Şu zamanda yaşanan da sanki bir kıyamet provası değil mi? Herkes birbirinden kaçıyor! Sebep? Bir gram virüs. Aman Ya Rabbi! Ne yücesin Sen! Her şeye Kadirsin Allah’ım! Bize yardım eyle! “Kıyametin mü’minler üzerine kopmayacağını, onlara tatlı bir rüzgârın gelip ruhların alınacağını” haber veren hadisleri insan şimdi daha kolay anlıyor. Buna imanımız sonsuz tabii ki! Ancak yaşanan virüs hadisesi bu gerçeğin nasıl olacağına sanki bir işaret oluyor.

Rabbimiz bizler şuur versin. İnsanlığa bu hakikatleri kavramayı nasip etsin.

Yaşananlardan ibret almak ne güzeldir.