Diriliş Postası yönetiminden gelen elektronik posta ‘Önemliii’ başlığı taşıyordu.
Başlığın sonundaki ‘i’ harflerinin çokluğunu, postanın ‘çok önemli’ olduğunun işareti kabul ederek merakla açtım.
Aslında, her halükârda merak ederdim, çünkü gazete yönetiminden ‘nadiren’ elektronik posta geliyor.
Haydi, postanın kimden olduğunu söyleyeyim de meraktan çatlamayın.
Diriliş Postası yazı işleri editörü ‘Mehtap Hanım’dan.
Gazete Yayın Kurulu’nun, yazılarımızda ‘gerizekalı, aptal ve hain’ gibi ‘tahrik edici’ hitaplar kullanmama yönünde aldığı karar mucibince ‘nazik’ bir rica.
Bazen, ‘dangalak’ sıfatını kullandığımı biliyorsunuz.
Okuru ve yazarı ve teknik ekibiyle biz bir aileyiz.
Tabi ki, özen göstereceğim ve bir daha ‘dangalak’ sıfatını kullanmayacağım.
Ve hatta, daha önce hitap ettiğim ‘dangalaklardan’ özür ile helâllik dileyim bu vesileyle de olay tatlıya bağlansın. J
İhtiyaç hasıl olduğunda, ‘hak edene’ nasıl bir hitapta bulunacağıma dair bir fikrim yok şimdilik.
‘Gerizekâlı’, ‘aptal’ sıfatlarının yerine ‘ikâme’ olacak nazik bir hitap bulurum sıkıntı yok da, ‘hain’ sıfatını yerine ikame edebileceğim bu kadar ‘net’ ve ‘kısa’ olan bir tanım yok.
‘Hain’ sıfatı listeye dahil edilmeyeydi eyiydi ya.
Neyse, bakacağız artık.
Tek noksanımız bu olsun.
***
Yazımın başlığında kullandığım hitabın ‘Şapşik’ olmasının sebebini bu girizgâhtan sonra anladığınızı umut ediyorum.
‘Şapşik’, ‘şapşalın’ nazikçesi. ‘Şapşala’ ‘aptalın’ şirini desem yanlış olmaz.
Birinin yüzüne karşı ‘şapşal’ dediğinizde hakaret edip etmediğinizi sesinizin tonu belirler.
‘Şapşik’ kelimesi kullanan ve muhatabının bir ‘şımarıklık’ içinde oldukları duygusu uyandırıyor bende.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, ‘Beni çok sert eleştirenler dahil, hepinizi seviyorum şapşikler’ tweet’i ile meşhur oldu bu kelime.
Eş Başkan’ın, ‘marjinal ve radikal hevalleri’ hoşlandı mı, bilmiyorum.
O günlerde çizdiği ‘cici’ politikacı profiline yakışmıştı doğrusu.
‘Şapşiklerin’ ‘hevaller’ olduğunu anlamıştık.
Peki, kimdi sevgisini esirgemediği ‘çok sert eleştirenler?’
Omuzlarında ‘bazukalar’, ellerinde ‘kalaşnikoflar’, tonlarca patlayıcıyla pusuya yatmış ‘PKK’lı şapşiklerinin’ hedefi olan ‘Müslüman Kürtler, Mehmetçik, polis ve kendilerini desteklemeyen Kürt-Türk siviller mi?’
Fırsat buldukça dile getirdiğim, 30 yıldır süren ve 40 bin vatan evlâdının canına mal olan kanlı ve kirli kardeş savaşının bitmesi için, AK Parti iktidarı döneminde ‘devletin’ bütün risklerine rağmen gösterdiği ‘alicenap’ tavrı ‘Çözüm Süreci’ni istismar ederek, oyalayarak güçlenen ‘PKK, KCK ve öteki sivil kurumlarının’ verdiği özgüvenle, şımardıkça azgınlaşan, tahrik ve tehdit dilinden vazgeçmeyen, tamamı ‘Müslüman Kürt evlatlarının’ katli ile biten 6-7 Ekim Kobane bahaneli serhildan çağrısı katliamı sonrasında, ‘Beyaz Türklerin’ de gazıyla, güç zehirlenmesinin şımarıklığıyla, bir yandan ‘barış ve kardeşlik’ çağrısı yapıp, diğer yandan ‘meydan okumayı’ ihmal etmeyen Selahattin Demirtaş’a sormak istiyorum.
Bir avuç ‘dinsizle’, kanı canı bir olmuş, ecdâdı İlây-ı Kelimetullah için yaşamış ve savaşmış, bu toprakları vatan bellemiş, ar, namus, haysiyet sahibi, İslâm Medeniyeti’nin çocuklarını, Allah’ın kardeş kıldığı ‘aziz Kürt ve Türk milletini’ birbirine düşman kılma çabanızın maya tutmayacağını ‘hâlâ anlamadın mı?’
İknâ ederek, kandırarak, zorlayarak ‘artık her ne haltsa’, kanına girerek dağlara çektiğiniz, ‘40 binini dağlarda kurda kuşa yem ettiğiniz’, kızlı-erkekli gencecik güzelim Kürt çocuklarına, birkaç binin daha dahil olmaması ve çözüm için benim gibi milyonlarca insanın ‘her türlü riski göze alarak’ yaptığı ‘kardeşlik ve birlik’ çağrılarına kulak tıkayıp, sürdürdüğünüz kışkırtma ve tehditlerle binlerce gencin daha ölümüne sebep olduğun hakikatinin ‘vebalinin hesabını nasıl vereceksin?’
Kan ve savaş nihayetinde ‘tarihin iradesini’ ortaya çıkarır.
Ve, tarihin iradesi konuşur, herkes susar.
‘Kürt ve Türk’ün tarihinde İslam Medeniyeti’nin töresi yatar.’
Ve, bu millet nihayetinde sadece o ‘töreye’ uyar.
Sizin ‘dinsiz, kitapsız ‘süfli ideolojilerinizin’ kıytırık doktrinlerine değil.’
Anladın mı Şapşik!