Güzel bir Anadolu tabiri var.

‘Yiğit namı ile anılır.’

Artık namı neyse.

Gözü kara, deli dolu, çalışkan, alicenap, bonkör, misafirperver, gani gönüllü, sak, hatırnaz, mert, açık sözlü.

Bu özelliklerden en az birini taşımalı ‘yiğit’ dediğin.

Bir tanesi yeter mi?

Son tahlilde, ‘yeter de artar’ bile.

Bu özelliklerden bir tanesine ‘hakkıyle’ sahip olmaklık, öteki özelliklerin ‘totaliyle’ mümkündür de, daha ‘belirgin olan’ ile anılır ve o özelliğinden ‘emin’ olur muhatapları.

‘Emin olunan kişi’ olmak az şey değil.

Mübarek peygamberin namı ‘eminlik.’

‘Vahy öncesi’ öyle anılırmış.

Mübarek peygamberimizin alametifarikası ‘eminliği.’

‘Kendisi de’ eminliğin alametifarikası

Bu biz Müslümanlar için mühim.

Müslüman denince ‘emin olunan kişi’ gelmeli ilk önce akla ve bu özellik nam ile anılmalı Müslüman.

Lâfı uzatmaya hiç gerek yok.

Bugün, Müslümanları tanımlayan ‘en mühim özellik’ nedir sualine, hangimiz ‘kendisinden emin olunan kişidir’ diyebiliyoruz?

Geçelim kendimizi, ‘din, iman, kitap tanımazlara’ bu suali eylesek nasıl bir cevap alırız?

Bilâistisna hepsi ibadetlerini yaparlar derler mi?

Asla zina yapmazlar diyebilirler mi?

Asla haram yemezler diyebilirler mi?

Asla, israf etmezler,

Yalan söylemezler,

Hakkaniyetlidirler,

Adam kayırmazlar,

Gıybet yapmazlar,

Kötülük yapmazlar,

İyilikte birbirleriyle yarışırlar,

Komşusu açken tok uyuyamazlar,

Adalet timsalleridir,

Yoksul, gariban ve mazlum dostudur,

Yetim ve öksüz hamileridir,

Zekâtlarını hakkı ile verirler,

Sadakadan sakınmazlar,

Hakkaniyet sahibidirler,

Şatafat, lüks ve konfor düşkünü değillerdir,

Faiz, ribâ ve riyadan uzak dururlar,

Yönetici üstünlüğü taslamazlar,

Kadir kıymet bilirler,

Allah’tan korkar, kuldan utanırlar,

Yarı yolda koymaz ve bırakmazlar,

Gözü kapalı, haklının yanında yer alırlar,

Haksızlık karşısında susmayan dilsiz şeytan değillerdir,

Allah’ın emrettiği ve murad ettiği şekilde birbirlerini kardeş bilirler,

Birbirleri arasındaki hukukta belirleyici olan, dil, ırk, mezhep, tarikat, cemaat, şeyh, imam, zenginlik, yoksulluk, güzellik, çirkinlik ve taassubu değildir,

Bağımsızlıklarına düşkündürler,

İşçilerinin hak ve hukuklarını hakkaniyetle savunurlar,

Kitaplarının cihanşümul mesajına yakışır bir dünya algıları vardır,

İlime, bilime, sanata ve sanatkara itibar ederler,

Ellerine, dillerine ve bellerine sahiptirler,

Görgü, görenek ve vakar sahibidirler,

Konjonktürel oportünist değil, kültür, medeniyet adamıdırlar,

Estetik sahibidirler,

…diyebilirler mi?

Biz bile diyemiyoruz ki, onlar niçin ve nasıl desinler?Bu var

Bu var

“Ne yani, suçlu yere öldürülsem daha mı iyi olacaktı?” Sokrates

Bi’ de şu var

“Haklı haksız gidiyoruz işte. Ne diyeyim, mukadderat.” Albay Rasim Bey