Ayasofya Kilisesi nasıl Camii oldu?

Tarih 29 Mayıs 1453, Peygamber Efendimiz (SAV) “Kostantîniyye elbette fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır! Onu fetheden askerler ne güzel askerlerdir!”(Ahmed bin Hanbel, Müsned; c.4, s.335)Hadis-i Şerifine mazhar olmak adına Fatih, Şahi toplarıyla Bizans duvarlarını dövüyor. Ve meşhur “Ya İstanbul beni alır, ya da ben İstanbul’u”sözü kalbinden diline aksediyor.

Kanımla yükselecekse Hz Muhammed (SAV) dini… Durmayın kılıçlar doğrayın beni” gibi meşhur sözler sarf etmiş olan Fatih Hazretlerinin cihad aşkı, ilay-ı kelimetullah’ı daha geniş topraklara taşımak arzu ve isteği, Peygamber ve Allah sevgisinin ne kadar yüce olduğunu herhalde söylemek lazım gelmez.

Öyle zannediyorum ki bu samimiyete, Akşemseddin Hazretlerinin duası yüzü suyu hürmetine ve tabi ki Fahri Kainat Efendimizin geleceğe yönelik söylemiş olduğu hadis-i şerifi vesilesiyle Cenâb-ı hak, Fatih Sultan han’aBizansın kapılarını açtı, ve ona “Fatih”ünvanını verdi.

Ecdadın fetihlerden sonra, fethedilen şehirlerde en büyük kilisenin camiye çevrilmesi usulüne riayet eden Fatih Sultan Han Ayasofya Kilisesinin Camiye çevrilmesi talimatını verir. Hoşgörülü idaresiyle nam salmış olan Fatih bu hamlesiyle teb’asına psikolojik bir hamle de yapmış olur aynı zamanda. Nasıl mı?

Şöyle düşünün yaşadığınız bir şehirde en büyük abide bir anda başkası tarafından değiştiriliyor bu insanlarda psikolojik bir değişime sebep olmaz mı?. Tepesinde devasa bir kilise yerine bir camiinin olması onlara İslam’ın o bölgedeki gücünü, her an tepesinde olacağını ve bir İslam diyarının idaresi altında olduğu hissini uyandırmaz mı? Az biraz insan ve toplum psikolojisinden anlayanlar beni teyide edeceklerdir.

Ayasofya Camii nasıl Müze oldu?

Kısaca “Bir Bakanlar Kurulu kararıyla müze yapıldı” denilebilir.

Yalnız bu karar hakkında birçok tartışma vardır, misal böyle bir Bakanlar Kurulu kararı gerçekten var mıdır, yoksa birileri sahte evrak kullanarak uydurmuş mudur? Cumhurbaşkanı M. Kemal, böyle bir Bakanlar Kurulu kararına imza atmış mıdır, yoksa birileri O’nun imzasını taklit ederek sahtekârlık mı yapmıştır?Bu mevzuu ile ilgili neden resmî bir cevap verilmemiştir? gibi.

Kısa ve net olarak şunu belirteyim, M. Kemal devrinde ondan habersiz kimse böyle bir işe teşebbüs edemez, etse dahi hem kellesinden olur hem de M. Kemal bununla ilgili mutlaka bir beyanat verirdi. Yani ben bu tartışmalara inanmıyorum. Fatih Sultan Mehmet Han böyle bir şeyin olma ihtimalini düşünmüş olmalı ki vakfiyesinde“camilikten çıkartana, sahte evrak düzenleyenlere vs. …” diye beddua etmiştir.

Fatih Sultan Mehmet’in Vakfiyesi tercümesi:

“İşte bu benim Ayasofya vakfiyem dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse, onu iptal veya tecile koşarsa, fasit veya fasık teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisinin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek mütevelli hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi bâtıl defterine kaydeder veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar!

Bu sebeple bu vakfiyeyi kim değiştirirse, Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen LANETİ ONUN VE ONLARIN ÜZERİNE OLSUN, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın.

Kim bunları işittikten sonra hâlâ bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene olacaktır. Allah’ın azabı onlaradır.”

“Allah işitendir, bilendir.”

Fatih Sultan Han Hazretleri gerekeni söylemiş zaten, bize de “AMİN” demek düşer.

Ayasofya Müzesi nasıl Camii olacak?

Üstad Necip Fazıl’ın “Ne zamanki stadyumlar ALLAH c.c isminin okunması için dolar taşar işte kurtuluş o zaman başlar.” sözleri ve Fahr-i Kâinat Efendimizin şu hadis-i şerifi “Nasılsanız (Nasıl olursanız) öyle idâre edilirsiniz.”(İbnCemî’, Mu’cemü’ş-şüyûh s. 149; Deylemî, Müsned, 3/305.) cümleleri incelendiğinde hem Ayasofya’nın hem de İslam âleminin huzur bulmasına vesile olacak anahtarın ne olduğunu öyle zannediyorum ki benim gibi herkes görebilmekte.

Son olarak geleceğe yönelik ümit verici bir haber vermek isterim size.

Peygamber Efendimizin geleceğe yönelik hadisi şerifleri pek çoktur. Aşağıda zikrettiğim müjdeli Hadis-i Şerifte bu minvaldedir. Hadisi Şerifte geçen şu ibaredeki “Konstantaniyye (İstanbul) ve Roma şehirlerinden hangisi ilk olarak fetholunacaktır?”, “hangisi” kelimesi İstanbul’dan sonra bir fethin daha olacağına dair bir cümledir. Dolayısıyla İslam’ın galebesi yani hadislerde geçen “Altın Çağ” daha önümüzdedir.

Kâinatın Fahr-i Ebedî’siRâsulullah (s.a.v.) Efendimizden bir müjde nakletmek istiyorum size:

“Ebu Kubeyl’den şöyle rivayet edilmiştir: Abdullah b. Amr b. El’as’ınyanında bulunduğumuz sırada O’na şöyle bir sual soruldu:

Konstantaniyye (İstanbul) ve Roma şehirlerinden hangisi ilk olarak fetholunacaktır?

Bunun üzerine Abdullah b. Amr b. El-As kulplu sandığı istedi. Ebu Kubevl şöyle buyurdu. Amr b. El-As bu sandıktan bir kitab çıkardı. Ebu Kubeyl (devamla) Amr b. El-As’ın şöyle dediği ni zikretti: Peygamberimiz (s.a.v.) in yanında bulunuyorduk, O’na Konstantiniyye ve Roma şehirlerinden hangisinin ilk olarak fethedileceği soruldu. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İlk olarak Herakliyos’un şehri fethedilecektir.” Bu hadisi Ahmed b. Hanbel, Dârirrfl, İbn-i Şuheybe ve Hâkim rivâyet etmiş ve Hâkim hadisin sıhhatine kail olmuştur.

(Mecma’üz-zevâid, citt 6, sf. 219)