Rus Haber ajansı TASS 4 Aralık günü sözde haber gibi görünen bir hakareti servis ediyor. Halkın %52 oyla seçtiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret eden TASS bunu ilk defa yapmıyor. Uçak düşürülmesiyle ilgili de değil olay, önceden de yapıyordu. Genelde, büyütmeyelim, değer vermeyelim diye pek haberlere konu edilmez. Bilen biliyor zaten şimdi bizde haber yaparsak TASS gibi politbüro Moskof propaganda merkezlerlerinin reklamlarını yapamayalım denir ve atlanır.
Bu sefer yazmak istedim çünkü Türkiye’ye, iftira ve hakaret mekanizmasının nasıl çalıştığı ile güzel bir örnek. Bu örnekten nasihat çıkarabiliriz diye düşünüyorum.
Hakaret ve iftira çarkı şöyle çalışıyor.
“Rusya doğalgazı keserse donarız”, “mahvolduk”, “sonumuz geldi” diye ortalığı ayağa kaldıran bir avuç ezik feryat figan dolaşırken, öte yandan Türkiye’nin çeşitli illerinden vatandaşların bu konudaki görüşleri ekranlara geliyor. Erzurum, Malatya, İzmir ve Rize’den konuşan vatandaşlar yaklaşık olarak aynı şeyi söylüyorlar. “Rusya doğalgazı keserse kessin. Ucunda ölüm yok ya” Bu feraset, bu cesaret, bu şuur, Putin’in kiraladığı gazetecikleri yerin dibine batırıyor. Erzurumdan konuşan Dadaş dedelerimden biri diyor ki; “tezek yakarız”
MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu “tezek” lafını alıyor ve oradan güzel bir hakaret malzemesi üretiyor. Bahçeli diyor ki; Bundan sonra Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı tezekle ısıtsınlar.” Fethullahçıların İngilizce yayın organı “Today’s Zaman” Devlet Bahçelinin verdiği bu ham malzemeyi Rusya’ya servis ediyor ve Rusya, özenle hazırlanmış bu hakeret servisini afiyetle yiyor. Söyleyen’de servis eden de sorsan vatansever. Yersen!
Sonra şunlar oluyor: Rus haber ajansı TASS, şöyle bir haber servis ediyor.
TASS’IN HABERİ MUHALEFET PARTİSİ ERDOĞAN’A CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI’NI TEZEKLE ISITMAYI TAVSİYE ETTİ
“Today’s Zaman”da yer alan habere göre Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Rusya’dan doğal gaz alımı kesilirse yandık bittik diye bir durum yok.” şeklindeki sözlerini eleştirdi ve Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı gaz yerine tezekle ısıtmayı tavsiye etti.
Rus TV Programlarında, “Türkiye kara düşünüyor”, “Muhalfet Partisi Rus gazına karşı …. Çaresini buldu”, “Muhalefet Partisi çaresizliği itiraf etti”, “Erdoğan tezek toplamaya başlasın” diye onlarca hakaret haberlerinde Türkiye’nin tezeğe mecbur kalan çaresiz bir ülke olduğu anlatıldı ve hepsinde Devlet Bahçeli’nin fotoğrafları ve sözleri vardı.
Ne oldu şimdi? Bahçeli muhalefet yaptı öyle mi? Çok vatansever öyle mi? Milli mesele ile siyaseti karıştırmak tam da budur. Tespit, analiz, çözüm önerisi gibi muhalefet aşamalarından habersiz, politika üretme acizliği içinde kalan herkes tribünlerden puan almak için “Erdoğan’a hakaret ediyor.
“Tezek yakarız” diye Rusya’ya meydan okuyan dedeme hakaret ettiğinin fakındalar mı acaba? Değillerse siyaset yapabilecek melekelerini yitirmişler demektir. Farkındılarsa zaten söyleyecek bir şey yok bir gün Erzurum’a gelir ve nasipse Bahçeliyi dedemle karşılaştırırım. Bir Erzurumlunun yüzüne söylesin bakalım neler oluyor!
——————————————
Hadi üniversiteleri kaşıyalım gençlerin kanı daha hızlı akar çünkü
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi önünde öğrencileri arasında kavgalar yaşandı. Kavgayı kaşıyan, olay çıkması için onlarca kışkırtma yapan, kendi ifadelerine solcu gruplar kendilerinden olmayan öğrencilere saldırdılar. Olaylar sırasında ve sonrasında her zamanki gibi onlardan olmayan herkes doğal olarak DEAŞ mensubuydu. Kendileri ise tertemiz, fena halde çağdaş, fakat aynı anda ulusalcı, ırkçı, Kemalist, sosyalist, mezhepçi, Esed’ci, Sisi’ci ve ordu göreve diye bağıran darbeci ve PKK’lı olabilen tuhaf bir ideolojiyle kafası karışmış gençler olarak sloganlar attılar.
İran yanlısı mezhepçi gazeteciler, Kemalist gazeteciler, Fethullahçı gazeteciler ve tabii ki ittifakın olmazsa olmazı PKK’lı gazeteciler hep bir ağızdan, “Polis IŞİD’cileri üzerimize saldı. Devrimciler gözaltına alındı” diye haberler yaptılar. Kapalı devre içinde yaşanan küçük bir bir grubun yapay gündemi böyleydi ancak gerçek tam tersiydi. DAEŞ mensubu dedikleri aslında PKK’lı olmayı redden 22 genç gözaltına alınmıştı. Gençler, gözaltına alınırken Polisler tarafından darp edilmekle kalmayıp, çok ağır küfürlere ve hakaretlere maruz kalmışlardı.
Solcu öğrenciler adına, PKK’lı ve Fethullahçı medyanın ortaklaşa ürettikleri olmayan mağduriyetle ajitasyona varan haberler yapılmıştı. Bu arada PKK’lı olmayı ve sol gruplara katılmayı reddettiği için saldırıya uğrayan ve sonra gözaltına alınan 22 gençten kimse söz etmiyordu.
Dün İstanbul Savcısı, Edebiyat Fakültesindeki kavgada gözaltına alan Sol Görüşlü ve solcu olmayı reddeden öğrencilerin tümünün ifadelerini alma gereği duymadan serbest bıraktı.
Adliye önünde yeni bir kargaşa yaşanmasın diye gruplar farklı zamanlarda serbest bırakıldı. Solcu olmadıkları için ve PKK’ya itiraz ettikleri için saldırıya uğrayan ardından gözaltına alınana 22 gencin aileleri adliyenin ünündeydi ve sessizce dua ederek beklediler.
Solcular için gelen gruplar ise kışkırtmaya orada da kavga çıkarmaya teşebbüs ettiler. Kaşıyorlar, tırmalıyorlar, saldırıyorlar, sataşıyorlar çünkü kan akmasını istiyorlar. Özellikle üniversiteleri kaşıyorlar çünkü gençlerin kanı daha hızlı akıyor.