Yıl 1981.

Türkiye’nin tirajı en yüksek gazetelerinin birinde, “Anıtkabir bayrak direği ipini artık biz yapıyoruz” başlıklı bir haber…

Haberde, ürettiği iple poz veren iş adamının fotoğrafı da var.

Haber içeriğinde ise mezkûr iş adamının bu büyük başarısından övgüyle söz ediliyor.

Öyle ki kendisine bu üstün başarısından ötürü 100. yıl plaketi bile verilmiş…

*

Bayrak direği ipinin üretilmesini küçümsüyor değilim kesinlikle…

Elbette ki bir yerlerden başlanacak.

Bu örneği vermemin sebebi, “Biz yapamayız, bizden adam olmaz” bataklığına saplanmış hastalıklı yaklaşıma dikkati çekmek.

Merhum Rauf Tamer’in, “o kafa” diye tesmiye ettiği ve kitaplaştırdığı hastalıklı zihniyete yani…

Neden mi?

Aşağıdaki satırlara buyurun…

*

21 Şubat 2024 tarihinde Türkiye kelimenin tam manasıyla bir devrim gerçekleştirdi ve “KAAN” adı verilen “beşinci nesil millî muharip uçağı” göklerle buluşturdu.

Bu evsafta bir savaş uçağını dünyada sadece beş ülke yapabiliyor.

“Tam bağımsız Türkiye” için atılmış dev bir adım KAAN…

*

Muadilleriyle boy ölçüşebilen hatta bazı yönlerden onlardan üstün olan bir teknolojiye ulaşmış olmak her vatan evladı için bir övünç ve gurur vesilesi elbette lakin kazın ayağı hiç de öyle değil maalesef…

Bir siyasi programa ölesiye düşmanlık besleyen “o kafa” bu muhteşem hadiseyi kötüleyebilmek için aşağıların da aşağısına inmekte beis görmedi.

Tüm dünyanın gıpta ederek hatta kıskanarak haberleştirdiği bu devrimi boşa çıkarmak için uğraşıp durdular…

*

Kendi ülkesinin dünya çapındaki bu başarısından kahrolan zavallılarla ilgili gelişmeleri takip ederken önüme bir video düştü.

2011 yılında çekilmiş bu görüntüde o zamanın başbakanı Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 2023 hedefleri anlatılıyor.

Vaatler ana başlıklarıyla şunlar…

17 bin km yol. (23 bin yapıldı), İstanbul’dan İzmir’e otoban.

İzmit Körfezi’ne dünyanın en büyük ikinci köprüsü.

Çanakkale Boğazı’na köprü.

Hızlı tren hatları, havaalanları, yerli otomobil, yerli helikopter, yerli uydu, yerli tank ve yerli savaş uçağı…

*

Dikkat buyurun, o günlerde ne vadetmişse hepsini yapmış.

Dahası, bu vaatlerin içinde üçüncü köprü, TCG Anadolu gemisi ve dünyanın en büyük havalimanlarından birisi olan İstanbul havaalanı yok…

*

Üstelik neye rağmen biliyor musunuz?

Gezi kalkışmasına, 17/25 Aralık yargı susturuculu darbe girişimine, PKK’nın 6-8 Ekim saldırılarına, 15 Temmuz melun darbe teşebbüsüne, pandemiye, savaşa ve asrın felaketine karşın…

*

Peki, bu saydığım hususların maddi anlamda Türkiye’ye maliyeti ne oldu dersiniz?

Sıkı durun!

Yaptığım araştırmalarda önüme 100 milyarlarca dolarlık bir fatura çıktı.

Bu rakamın, Türkiye’nin mevcut tüm borçları ile 2024 bütçesinin en az üç katı gibi bir meblağa ulaştığını söyleyeyim de gerisini siz hesap edin artık…

*

Evet, Türkiye, bütün bu olumsuzlukları göğüsleyerek devrim niteliğinde gelişmeler silsilesinin altına imza attı.

Bunu, dâhili ve harici bedhahların engellemeleri ve saldırıları rağmına başardı.

KAAN, bu devrimleri taçlandıran en son gelişmedir ve Allah’ın izniyle devamı elbette ki gelecektir.

Hem de “o kafa”ya rağmen!

Bütün bunları gerçekleştiren ‘devrimciyi’ saygıyla selamlıyorum…