Türkiye, iletişim çağında yalnız altyapı yatırımlarıyla değil, değer temelli bir dijital vizyonla ilerlemek zorunda.
Bu vizyonun en önemli taşıyıcılarından biri, hiç kuşkusuz Ebubekir Şahin oldu.

RTÜK Başkanlığı döneminde, televizyon ve radyo yayıncılığında aile değerlerini koruyan, kültürel aidiyeti güçlendiren, toplumsal sorumluluk bilincini yükselten bir anlayışı hayata geçirdi.
Bugün, aynı duruşu ve tecrübeyi Türk Telekom gibi stratejik bir kurumun başında sürdürmeye hazırlanıyor.

Bu atama, teknik bir değişiklikten öte, Türkiye’nin dijital dünyada kendine özgü bir yol inşa etme kararlılığının göstergesi.
Çünkü Ebubekir Şahin’in temsil ettiği çizgi, yalnızca iletişim teknolojilerini yönetmek değil, o teknolojinin insanı ve toplumu nasıl dönüştüreceğini doğru okumaktır.

RTÜK’te ekrandaki aileyi korudu, şimdi Türk Telekom’da dijital çağın aile yapısını, yani toplumsal bağlarımızı koruyacak bir vizyonu hayata geçirecek.

Türkiye’nin dijital geleceği, böyle bir tecrübenin rehberliğinde daha emin bir rotaya giriyor.
Kendisine yürekten başarılar diliyoruz.

/////

SİNOP’TAN SAKARYA’YA YENİ DÖNEM

Japonya’da Liberal Demokrat Parti (LDP) seçimlerini kazanan Sanae Takaichi, ülkenin ilk kadın başbakanı olarak göreve başladı.
Takaichi, muhafazakâr çizgisiyle biliniyor ve Japonya’yı yeniden nükleer enerjiye, teknoloji milliyetçiliğine ve stratejik üretim politikalarına yönlendiriyor.
Bu yeni yönelim, Tokyo–Ankara hattında enerji, otomotiv ve yüksek teknoloji işbirliklerinde yeni bir sayfa açabilir.
**
Japonya’da Sanae Takaichi dönemi, nükleer enerjiye dönüş ve yerli teknoloji üretimini merkeze alan bir politika başlattı.
Bu tablo, yıllardır askıda kalan Sinop Nükleer Santrali Projesi için Ankara’ya yeniden kapı aralıyor.
Türkiye enerjide bağımsızlık ararken, Japonya da teknoloji ihracatıyla bölgesel etkinliğini artırmak istiyor.

Öte yandan Toyota ve Honda’nın Türkiye’deki üretim kültürü, Sakarya’dan Avrupa’ya uzanan bir mühendislik mirası yarattı.
Şimdi hedef, hibrit ve elektrikli araç üretimini Türkiye merkezli hale getirmek.

Takaichi’nin nükleer kararlılığıyla Sinop’un enerjisi, Sakarya’nın üretim gücüyle birleşirse,
Türkiye-Japonya hattı artık yalnızca dostluk değil, stratejik bir ortaklık ekseni olur.

\\\\\
NİJERYA KRİZİ VE TÜRKİYE’NİN AFRİKA SINAVI

Birleşmiş Milletler, Nijerya’daki iç göçmen krizi için “sürdürülebilir uluslararası destek” çağrısı yaptı.
İlk bakışta Türkiye’den uzak bir mesele gibi görünse de, aslında Afrika’da istikrar, Ankara’nın yeni yüzyıl vizyonunun önemli bir parçası.

Nijerya, hem Afrika’nın en kalabalık ülkesi hem de doğal gaz zengini bir ekonomi.
Ancak Boko Haram ve IŞİD bağlantılı örgütlerin saldırıları, milyonlarca insanı yerinden etti.
Bu tablo, kıtanın kuzeyinden Libya’ya, doğusundan Sudan’a uzanan istikrarsızlık zincirinin bir halkası.

Türkiye, son 15 yılda Afrika’da 44 büyükelçilik, TİKA, AFAD ve Kızılay projeleriyle güçlü bir insani diplomasi inşa etti.
Aynı zamanda savunma sanayi işbirlikleri ve terörle mücadele desteğiyle de kıtanın güvenlik mimarisinde yer aldı.

Nijerya’daki göç krizi, yalnızca bir insani trajedi değil,
Türkiye’nin “yardım eden değil, çözüm üreten aktör” olma vizyonunun da bir testi.