Geçtiğimiz gün yayımlanan 6284 ile ilgili yazıma gelen tepkileri dikkatlice takip ettim.

Yazıya gelen olumlu tepkileri bir kenara ayırarak eleştirel anlamda olumsuz tepkiler verenleri incelediğimde tepkilerin birkaç profil altında toplandığını gördüm.

Birinci grup, beni korkutabileceğini zannedenler. Sosyal medyada linç edilmekten çekineceğimi ve okuyucu ya da takipçi tahakkümüne pabuç bırakacağımı zanneden bir profil var. Bunlar hakkında uzun uzun konuşmaya gerek yok. Fena halde yanılıyorlar. Değil geri adım atmak, yazmaya gerek görmediğim ayrıntıları bile yazarım hiç çekinmem. Dediğim gibi, yok hükmündeler ve hepsini bir torbaya koyup tek kalemde çizip atıyorum…

İkinci grup, bütün olayları bağlamından koparıp her şeyi sağa sola savuranlar. Bunlar kasıtlı, gayet planlı, kendi aralarında organize ve birbirilerini besleyerek iletişimi zehirliyorlar.

Üçüncü grup, benim gibi kandırılmış olanlar… 6284’ü İstanbul Sözleşmesi’yle alakalı zannediyorlar. “Toplumsal cinsiyet” denilen; insanların, bilhassa çocukların cinsel kimliklerini tahrip edip sapıklaşmış bir toplum inşa projesi ile Kadını Şiddetten Koruma Kanunu’nu aynı şey zannediyorlar. Bu grubu anlıyorum. Ben de yakın zamana kadar öyleydim. Beni de manipüle edip kafamı karıştırmışlardı. Zaten asıl öfkem de beni tuzağa çekip kandıranlara; ama yazı için ayrılmış gazete köşesini şahsi meselelerime alet etmemek için burada yazmıyorum…

Şimdi konu konu gidelim… Genç yaşta evlendikleri için yıllar sonra dava açılarak hapse atılmış babalar var bu ülkede. Bu büyük bir garabet… Aile olmuşlar, çocukları olmuş gayet mutlu, mesut yuvaları varken bir gün devlet kapılarına dikiliyor ve “Sen bu kızın yaşı küçükken evlenmişsin, seni hapse atıyoruz, al işte çocukların da tecavüz delili” diyor. Eyvah, eyvah… Kocası hapse atılan kadın ne olacak düşünen yok… Babaları hapse atılan çocuklar ne olacak düşünen yok… Bu meselenin acilen çözülmesi gerekiyor. Çok acilen hem de… Bu şekilde, benim öğrenebildiğim 5 bin vaka var. Çok büyük bir yara… Bu toplumsal felaketin 6284 ile hiçbir ilgisi yok. Uzaktan yakından en ufak bir bağlantısı bile yok; ama varmış gibi anlatıyorlar. İşte burada kasıt başlıyor, burada operasyon çekiliyor; tam burada tuzak kuruluyor hepimize… Önce bu tuzağı bozacağız. 6284 sadece ve sadece şiddet mağduru olan kadınların hakaret, aşağılanma, psikolojik baskı, dayak ve öldürülme tehdidine karşı korunmasıyla ilgili. “Delil getirmek zorunda değilsin, kendini tehlikede hissediyorsan devlete başvur, devlet seni koruyacak” deniliyor kadına… Nesi kötü bunun?.. Yüzü gözü paramparça olmuş kadınlar, bir kere değil her gün dayak yiyen kadınlar, aşağılanan, ezilen kadınlar, öldürülenler, kapalı kapıların ardında hayatı zindana dönmüş kadınlar hiç mi umurunuzda değil?.. Neyin telaşına düştünüz ey erkekler. Utanın utanın…

Erken evlilik mağduru aileler var. Hepsi için çözüm aramalı; siyasi erki, yargı sistemini baskı altına almalı ve mağdur ailelerin yanlarında olmalıyız. Öte yandan şunu da dikkate almalıyız. Hiçbir mesele tek bir sorundan oluşmuyor; burada bir sorunlar bütünü var ve bu konuların hiçbiri tek boyutlu değil.

İzah edeyim: TCK’nın 7465 Sayılı Kanunu’nun 423. Maddesi’ne göre, Türkiye’de birisi 15 yaşında ve daha ufak bir kızla beraber olursa 2 yıla kadar hapis cezası alır. Bundan kurtulmanın yoluysa o kızla evlenmek!.. İşte burada duracaksın. Kızlarımızı sapıklar hapse girmesin diye tacizcisiyle, tecavüzcüsüyle de evlendirmeyeceğiz. Kızları koruyacağız… Gençler sevmişler birbirilerini, akranlar ve evlenecekler ama kızın yaşı 1 yaş ufakmış. Evlensinler ne güzel. Yuva kursunlar, aile olsunlar. Bundan daha güzel bir şey mi var?.. Ama yaşı geçmiş kart zampara sapıklar, düşmüşler çocukların peşine “Evleneceğiz” diyorlar; buna da müsaade edilmemeli… Tacizci, tecavüzcü sapıklar “Evleniriz kurtuluruz” diyorlar; buna da müsaade edilmemeli…

Demem o ki, her meseleyi kendi bağlamında değerlendireceğiz. Alakasız konuları birbirine bağlayıp, zaten sorunlar bütünü olan bir durumu iyice kör düğüm haline getirmeyeceğiz. Bunu yaparsak bunda kasıt vardır işte. Bu, Türkiye’ye operasyon çekmektir. Aile, kadın, anne, baba gibi fevkalade önemli başlıklar üzerinden ameliyat yapmaktır bu, kusura bakmasınlar sosyolojik ameliyat yaptırmayız.

Sonsuz nafaka bir derttir ama 6284 ile bir ilgisi yok. Erken evlilik mağdurluğu bir derttir ama 6284 ile bir ilgisi yok. Toplumsal cinsiyet gibi bir tuzakla insanlığın soyunun devamını tehdit eden küresel bir operasyon var ve bununla çok şiddetli bir şekilde mücadele etmeliyiz; ama bunun 6284 ile bir alakası yok. 6284 sadece ve sadece kadını şiddetten, dayaktan, aşağılanmaktan, mağdur edilmekten koruyan bir kanun. Hepsi bu… Kadınları dövmeyin, küfretmeyin, aşağılamayın, malınızmış gibi davranmayın, adam olun, erkek olun, yiğit olun hepsi bu…

6284 konusunda uygulamada hatalar yok mu peki? Olmaz olur mu?.. Tarihin hangi döneminde kanunlar uygulanırken insan hatasından dolayı haksız uygulamalar olmamış, hangi ülkede yaşanmamış, hangi sistem varmış hiç uygulama hatası yapılmayan?.. Burada önemli bir ayrıntı var; uygulama hataları ne kadar? Yüzlerce kadın, yüzü paramparça olana kadar dayaklar yiyor, yüzlerce kadın kapalı kapılar ardında her gün eziliyor, yüzlerce kadın sırf akıl hastası sapıklar kendini erkek hissetmiyor diye öldürülüyor, binlerce kadın sokakta, toplu taşımada, işyerinde rahatsız edilip taciz ediliyor. Bunların hepsini yok sayıp, mağdur kadınları koruyup kollamak varken iki beceriksiz hakimin verdiği aptalca birkaç kararı bayrak etmek yakışır mı Müslüman’a?.. Tek tek hatalı uygulamaların hesabı sorulsun elbet, elbette adalet yerini bulsun ama kaç kişiler? Oturup uydurdukları hikâyeler, hayali vakalar da cabası… Ortada kaya bir gerçek var, nasıl kör bakarsınız buna? Binlerce mağdur edilmiş, kendine saygısını yitirmiş, kadın olduğu için utanan, ezilen bir psikolojik çöküntü haline girmiş kadın orada dururken bunu görmezden gelip iki elin parmağını geçmeyecek vakayı mı dert edineceğiz? Ayıp ediyorsunuz… Erkekliğe, bu millete, bu ülkeye, bu medeniyete ayıp ediyorsunuz etmeyin…