Yine festival sezonu başladı ve yine festival temelli tartışmaların içinde bulduk kendimizi. ‘Bağımlı olmayan’ sinemanın (Hollywood’daki stüdyo sistemine ithafen kullanılan kavramın ülkemizdeki yeri aynı değil de, neyse) yaşam alanı olan festivaller, genellikle iktidara çakma ve bir şekilde politik duruşunu ifade etme aracına dönüştü. İstisnasız her festivalde örneklerini görüyoruz. Sanatkarın politik duruşunun sorgulanamaz olması, sanatkarın politik duruşunun sorgulanabilir olduğunun da belirtisidir. Sorgulanamaz olma lüksünün ceremesi, hiçbir zaman sorgulanmaktan kurtulamamaktır. Haliyle sinemacıların festival ortamlarındaki tutumları eleştirilebilir ve kabul edilemez olabilir. Sanat eserlerindeki üslubun propagandist olmaması beklenir. Sanatını yapmanın dışında ideolojik saplantılarla tavır sergileme çabası artık ülkemizde bile irrite etmeye başladı.

Senelerdir böyle meselelerle uğraşırken şimdi bir de iptal edilen festival mevzuu çıktı karşımıza. Malatya Valiliği, bu yıl 7’ncisi düzenlenecek olan Malatya Uluslararası Film Festivali’nin iptal edildiğini duyurdu. Gerekçe henüz belli değil (yazı kaleme alındığı şu dakikalara kadar resmi açıklama gelmedi). Sadece duyumlarımız var. FETÖ soruşturmasından ötürü bazı valilik yöneticilerinin tutuklanmasının ve bu yöneticiler festival organizasyonunda yer almasının gerekçe olduğu iddia ediliyor. Sebep bu olabilir. Fekat böyle bir gerekçe kabul edilebilir değil. Herhangi bir sebepten ötürü hukuki sürece dahil olan, tutuklanan, hüküm giyen kişiler sebebiyle koskoca festival iptal edilir mi? Üstelik sadece bir ay kalmış başlamasına. Uluslararası bir festivale bir ay kalması, uluslararası network açısından her şeyin tamamlanmış veya tamamlanmak üzere olduğu manasına gelir. İptal edilmesinin neye yol açacağını varın siz düşünün.

Gerekçe OHAL mi? Böyle bir şeye ihtimal dahi vermiyorum… Ancak sosyal medyada OHAL’den kaynaklanan ortamın sanatsal faaliyetleri de sekteye uğrattığına dair dedikodular başladı. Malum yapıların bunu uluslararası arenada nasıl propaganda malzemesi yapacağını da varın siz düşünün.

Gerekçe her ne olursa olsun, içeride ve dışarıda sunulan imaj şu: “Büyük bir kargaşa ortamı yaşanan Türkiye’de artık sanatsal faaliyetler, film festivalleri, uluslararası organizasyonlar iptal edilecek seviyeye geldi. Bunun tek müsebbibi iktidar. Türkiye artık 3. dünya ülkesi bile değil. İç savaş yaşanan ve politik olarak toparlanamayan ülkede sorunlar halledilemiyor, sıradan insanları geçin sanatçılar dahi özgürce yaşayamıyor, organizasyon düzenleyemiyor.”

Bu mu yani! Apaçık böylesi bir imaj oluşturan iptalin yol açacağı sonuçtan kimler memnun olacak? Her ne olursa olsun sanatın yaşaması, sanatçının eser üretmesi, uluslararası organizasyonların devam etmesi, dünyada memleketimiz hakkında oluşturulmaya çalışılan olumsuz imaja karşı en sağlam duruş olacaktır.

Haberin üzerinden 48 saat geçmedi. İnşaallah, bu yazı gazetede neşredildiğinde, mesainin başladığı ilk anlarda (böyle bir mevzu için resmi açıklama neden bu kadar bekletilir anlamam ya) gerekli açıklama yapılır ve festivalin her şeye rağmen düzenleneceği duyurulur. Aksi takdirde, sanatla/sanatçıyla kavgalı iktidar ve toplum imajına hizmet etmekten başka işe yaramaz bu durum.

Ülkemizin en etkili ve yeri belli organizasyonlarından biri olma yolunda sağlam adımlarla ilerleyen Malatya Uluslararası Film Festivali’nin, her ne gerekçe olursa olsun iptal edilmemesi gerekir. Organizasyon komitesinin tamamının herhangi bir sebepten ötürü el çektirilmesi dahi iptale gerekçe olmamalı. Zira bu ülkede mevcut meselenin hakkını verecek birçok insan var. İş, kişilerle değil prensiplerle yürür.

Sinemaya bunu yapmayın. Ülkeme bunu yapmayın. İnsanıma bunu yapmayın.