Recep Tayyip Erdoğan “yerlilik ve millilik” üzerine vurgu yapar ve tüm politikalarını bunun üzerine inşa eder.

Bazı muhalif gazeteciler de bu vurgularla dalgasını geçer. “Yerli arabaymış, yerli uçakmış...” der, burun kıvırırlar.

Acaba bu gazeteciler Bakan Soylu’nun açıklaması üzerine ne düşündüler?

Bir siyasi oluşum düşünün ki, ortak metinlerini gitsinler, bir yabancı büyükelçiye sorsunlar… “Olmuş mu, düzeltilecek bir satır var mı?” diyerek.

Bu kadarı da olmaz demeyin, burası Türkiye. Burada milliliğin de Batı hayranlığının da zirvesi yaşanır!

Sayın Bakan Süleyman Soylu’nun açıklamasına göre; Millet İttifakı, 28 Şubat’ta açıkladıkları 22 sayfalık “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Çalışması” metnini, AB üyesi bir ülkenin büyükelçisine götürdüler ve redakte ettirdiler. Yani düzeltme ve onay aldılar.

Bu ne demek oluyor?

Türkiye’yi yönetmeye talip bir siyasi ittifak, nasıl olur da Batılı bir ülkenin temsilcisine oluşturdukları sistemi onaylatır?

Bu siyasi ittifakın olası iktidarında üretilecek politikalar, ne kadar milli ve yerli olabilir?

Olası iktidarda Batılı güçlerin pozisyonu ne olur?

Erdoğan, tam bağımsızlıktan bahsediyor, terörle canhıraş bir mücadelenin içinde yer alıyor, savunma sanayiini o nedenle güçlendiriyor, ama birileri de gidip daha işin başında teslim bayrağını çekiyor.

Milletimiz bu durumu en güzel şekilde değerlendirecektir.

KILIÇDAROĞLU NEYİN PANİĞİNİ YAŞIYOR?

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, birkaç gündür sancılı günler yaşıyor.

Telaşlı bir şekilde ekranlara çıkıp ter döküyor.

Bir şeyler geveliyor, ama daha çok ön alma niteliğinde.

Selahattin Demirtaş’ından Kılıçdaroğlu’na ve muhalif gazetecilere kadar verilen mesaj şu; “bir ses kaseti çıkacak, bu bir yapay zekâ ürünüdür, sakın dinlemeyin, yaymayın.”

Bu kapsamda Kılıçdaroğlu öyle panikledi ki, 17-25 Aralık’ta FETÖ’nün yaydığı illegal ses kayıtlarına yönelik; “kasetler gerçek değildi, o dönemde de bu tür şeyler yapılmıştı” mealinde konuştu.

Biz zaten biliyoruz FETÖ’nün kirli tuzaklarını…

FETÖ bunun üzerinden bir yargı darbesi planlamıştı.

Düzmece deliller üzerinden bu ülkenin yöneticilerini kodese tıkmayı hedeflemişti.

Peki, o süreçte siz neden bu sözde argümanlara sahip çıkıp siyasetinize meze yaptınız?

Bu düzmece ses kayıtlarını aziz Meclis’imizde basına dinleterek o mekânı ve Türk siyasetini neden kirlettiniz?

Kılıçdaroğlu, 2013’te "Bu ses kayıtları doğru, benim kaydım çıkarsa CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa ederim" demişti.

Şimdi gelelim 2023’e. Seçime on günden az kaldı. Bir ses kaseti çıkar mı çıkmaz mı bilemem.

Ama çıkarsa, “devletin aleyhinde bir iş olduğu ihtimaliyle” takibe takılmış bir girişim demektir bu durum.

Yani vahim sonuçları olabilir. Bu durum, FETÖ’nün kasetlerine benzemez.

Bu kapsamda muhalefetten iki kişinin, iktidar kanadıyla görüşme talep ettiği biliniyor.

İktidarın elinde böyle bir koz var mı, varsa ortaya çıkarır mı? Bunu zaman gösterecek.

Gerçi Cumhur İttifakı şu an popüler bir oy oranına sahip.

Özerklik vaatlerinden, bebek katiline özgürlük naralarına, savunma sanayiine atılan çamurdan dış basının tehditlerine kadar oluşan atmosfer zaten iktidarın yelkenine rüzgâr veriyor.

Bakalım, bundan sonrası için de takipteyiz.

Milletimiz için en hayırlısı olsun.