Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki seçim sonuçları, bana göre sürpriz değildi.

Kazanan lider, “Türkiye ile dış politikada istişareyle ilerleyeceğiz” açıklamasını yaptı. Ana vatan cenahındaysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’a kadar tebrik mesajları, seçim akşamı ilan edildi.

Türkiye KKTC’de çok şey yaptı.

KKTC, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her zaman odağında olan bir konudur. Kamu binalarının yenilenmesinden camilerin ihya edilmesine, içecek su yolu inşa edilmesinden KKTC’nin tanınmasına kadar pek çok çaba ortaya kondu.

Ve fakat sosyoloji meselesi çok farklı bir olgudur. Uzun erimli ve detay detay çalışma gerektirir.

Ersin Tatar’ın bu kapsamda daha atılımcı olması gerekirdi. Sosyolojiyi iğne oyası gibi işlemesi gerekirdi. Sokak sokak, hane hane gönüller fethedilmeliydi. Siyaset hayatın tüm alanını kaplar. Sadece politik konularda değil değerler manzumesi kapsamında da eylemler silsilesi gerekiyordu.

Türkiye tarafında elbette devletin yapabileceği işler vardır. Ve fakat bendeniz daha incelikli bir alana dikkat çekmek isterim.

Dün dünde kaldı, biz önümüze bakalım. Sorun var, peki çözüm ortaya koymayacak mıyız?

TÜRKİYE STK’LARININ GÜNDEMİNDE KIBRIS VAR MI?

KKTC sosyolojisine dönük hep şikayetler dile getirilir.

Türkiye’ye karşı mesafeli olanlardan başörtüsü düşmanlarına, Rum tarafına gönlü kayanlardan Türk bayrağına alerji duyanlarına kadar pek çok husus aktarılır.

Peki Türk kesimindeki bu manevi hastalıkları görmezden mi geleceğiz?

Veya olmuş, bitmiş, kaybedilmiş bir mesele gibi göreceğiz?

Bakınız söz konusu olan insan ise her zaman umut vardır.

Bir örnek vermek gerekirse buna en iyi misal; Gazze’dir.

Okurken şaşıranlarınız olabilir.

Bir zamanlar Gazze, sahil kenti olması hasebiyle içkinin, kumarın ve ahlak dışı yaşantının sıradanlaştığı bir kentti, bilir misiniz?

Ta ki Gazze’nin evladı olarak Mısır’da eğitim aldıktan sonra Gazze’de sahaya çıkan Şeyh Ahmed Yasin’in etkisi olana kadar.

Müslüman Kardeşler ekolünü benimseyen Şeyh Ahmed Yasin, mümin ve mutedil bir Müslüman olarak hedefine tüm Gazze halkını koyar. Sokak sokak, hane hane emek vermeye and içer. Kendine yoldaş olan Filistinli Müslümanlarla birlikte İslami yaşam tarzını sol eğilimli Gazzelilere dönük anlatmaya başlarlar. Kalpler tek tek kazanılır.

Bugün Gazze’nin sosyolojisini görüyorsunuz. Tam bir iman ve İslami yaşam tarzıyla birlikte her bir nefer şehadete koşarak gidiyor ve direnişi, cihat olarak görüyorlar.

Gazze’de dönüş nasıl mümkün olduysa pek tabii Kıbrıs’ta da olabilir.

Sadece sokağa çıkıp sebat içinde emek ortaya koyacak, hesapsız ve hasbi şekilde gönüllere hitap edecek Şeyh Ahmed Yasinlere ihtiyaç var.

Bakınız, önümde Gazze’ye yardım götüren insani yardım derneklerimizin listesi var. Milyonlarca dolar yardım yapmışlar. Hepsinden Allah razı olsun. Bu derneklerin çoğu da tasavvufi ekollere bağlı olduğunu bildiğimiz gruplardan oluşuyor.

Peki bu ekipler Gazze’de yardım faaliyeti yaparken Kıbrıs’ta da gönülleri irşad edemezler mi?

Osmanlı’nın stratejisi zaten bu değil miydi? Fetihlerden önce dervişler sahaya gider ve önce gönüller kazanılırdı.

Kıbrıs’ta işimiz çok daha kolay. Zaten bizim olan topraklarımızda, bizim insanlarımıza bazı değerleri yeniden hatırlatmak gerekiyor sadece.

Merhum Başbakan Necmettin Erbakan’ın dediği gibi; İman var, sadece üzerindeki külü temizlemek gerekiyor. Sonra cevherin açığa çıktığını göreceksiniz.

KKTC’de yaşlılara, engellilere, ana okulu çocuklarına yönelik hizmet alanları oluşturulabilir.

Gençler ve çocuklar için spor alanları hayata geçirilebilir.

Hobi çalışmalarından kültürel etkinliklere kadar her türlü çalışma kalplerin yaklaşmasına vesile kılınabilir.

İnce, zarif, sakin ve sebat içinde yürütülen her iş başarıya ulaşır.

İslam’ın izzeti, muhabbeti, anlayışı aktarıldığında yaşam tarzındaki dönüşüm kaçınılmaz olarak hayata geçer.

Kıbrıs’ta Türk kesiminde Türk-İslam geleneği, değerleri ve tarih bilinci yeniden yeşerdiğinde İsrail’in hedefleri de bir kere daha suya düşecektir.

İsrail’e karşı Kıbrıs’ı elde tutmak istiyorsak devlet de sivil toplum da medya da “Ne yapabiliriz”i düşünmek ve zaman kaybetmeden hayata geçirmek zorundadır.