Dünyayı sevk ve idare eden siyonist sistem bir taraftan çocukları katlediyor, medeniyetleri yok ediyor; aynı canavar diğer taraftan da hayata tutunmaya çalışan insanları zehirlemeye devam ediyor.

Siyonistler kapitalizmi maşa olarak kullanırlar. Diğer "izm"ler de kurdukları sömürü düzeninin yancılarıdır. Konu “inanç” sistemleri olduğu zaman “bağımsız-bağlantısız şirket” yalanına sığınırken iş çıkar tarafına geldiği zaman tapınmadıkları nesne kalmaz.

Öyle zehirli bir sistem ki hem kutsallarınızı yok eder hem değerlerinizi elinizden alır hem de cebinizdeki parayı çarpar. Ruhunuz duymaz!

Öyle tehlikeli bir yapı ki çok kez yerli gibi görünür, millî rolü keser ancak esasında emanetçilerle yol kateder. O emanetçiler de bulundukları coğrafyada efendilerinin verdiği parayı çalıştırır, yazdığı oyunu oynamaktan ileriye geçemez.

Her türlü soyarlar, çalarlar, suistimal ederler, zehirlerler, katlederler…

Çünkü tek doğruları vardır, para!

Evet dostlar! "Müesses nizam"dan bahsediyorum, küresel egemenliğe dikkat çekmek istiyorum. Siz kabul etseniz de etmeseniz de durum böyle!..

Ve bu yapı insanı bitirmek için elinden geleni arkasına koymuyor! İnsan kalabilmek için var gücüyle gayret gösteren topluluklara kurduğu, kurmaya çalıştığı tuzaklar şeytanı bile kıskandıracak cinsten.

Örnek mi istiyorsunuz?

Alın size yaygın bir örnek. Toplumda GDO'lu gıda olarak bilinen "genetiği değiştirilmiş organizmalar"ın ne kadar yaygınlaştığına bir bakın!

Soya ve mısır başta olmak üzere bu alanda onlarca, yüzlerce gıdayı bozdular. Ancak ben bugün mısır gerçeğine dikkat çekmek istiyorum.

Dünya üzerinde GDO’lu olmayan mısır maalesef yok artık.

Ve, dünyada mısırın girmediği alan kalmadı. Balık yeminde, tavuk yeminde, büyükbaş hayvan yeminde aynı GDO’lu mısırlar kullanılıyor. Silaj yapımında kullanılan mısırlar dahi genetiği değiştirilmiş tohumlarla elde ediliyor. Özetle hayvancılık alanında bütün besleme organlarının ana maddesini GDO’lu mısırlar oluşturuyor.

“Körle yatan şaşı kalkar.” dedikleri bu olsa gerek!

Toprak yahu toprak! GDO’lu mısırla beslenen hayvanların gübresi toprağın yapısını bile bozuyor. Topraklarımızı dahi verimsiz hâle getiriyor!

GDO’lu mısırla beslenen tavukların etini tüketiyoruz, yumurtasını yiyoruz. Aynı durum büyükbaş hayvanlar için de geçerli. GDO’lu mısır yemi veya silajıyla beslenen koyunların, ineklerin sütlerini içiyoruz, danaların etlerini yiyoruz.

Aslında tükettiğimiz kendi sağlığımız, kendi ömrümüz, kendi geleceğimiz ama farkına varamıyoruz, vardırmıyorlar.

Bu gerçekleri dile getirenlere de; kurdukları “anti-dernekler” üzerinden saldırıyorlar, bol sıfırlarla kiraladıkları adamlarına taciz ettiriyorlar, itibar suikastına maruz bırakıyorlar.

Gelelim bir başka büyük tehlikeye!.. Her geçen gün yaygınlaşan, âdeta ülkeyi kuşatma altına alan bir tehlike…

Türkiye’nin dört bir köşesinde haşlanmış mısır satılıyor. Közlenmiş mısır tezgâhları da yabana atılacak cinsten değil. Zira hepsi aynı kaynaktan besleniyor, yani aynı el tarafından dağıtılıyor!

Öyle büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız ki, tam bir beka meselesi! Ekseriyeti GDO’lu olan mısırlar, zararı kanıtlanmış bir başka ürün olan ketçapla birleşince imha gücünü ikiye katlamış oluyor.

Peki bu ürünlerin insan sağlığı için ne gibi zararları olabilir?

Zekâ geriliğine sebep olduğu için geleceğimizi çalıyor, kısırlığa sebebiyet verdiği için ocakları söndürüyor, kanseri tetiklediği için hayattan kopartıyor.

Başka zararları da var; hedefte insanlık olunca zararlar da fazlalaşıyor. Beyin kontrolü ile insanlığı tek tipleştiriyorlar. İzansızlık yaygınlaştıkça empatiyi kaybediyoruz, bencillik içimize girmiş, kurt gibi bizi yiyip bitiriyor. İşte bütün bu illetler GDO’lu mısırların bize getirdiği felaketler. Öyle ki bunların telafisi gittikçe zorlaşıyor.

Acilen eyleme geçilmeli. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan olaya el atmalı. Tarım, Ticaret, İçişleri ve Millî Eğitim Bakanlıkları devreye girmeli. Diyanet İşleri Başkanlığı net ifadelerle “haram” olduğuna dair fetva yayınlamalı.

Bu işin şakası yok!

Çocuklar saldırı altında, gençler kuşatılmış durumda, kadınlar tehlikeyle yüz yüze! Gelin bu çocukları GDO saldırısından koruyun. Elinizi vicdanınıza koyun ve bu tuzağa izin vermeyin; üretimine, dağıtımına, satışına ve tüketimine yasak getirin.