Giresun’da 24 Temmuz Salı günü, 82 yaşındaki Yusuf Topal, yürüme güçlüğü çeken eşi Fatma Topal’ın kronik hastalığı için kullandığı ilaçları yazdırmak isteyince doktorla tartışması ve doktorun da polisleri çağırması sonrası yaşanan olaylar milletimizin vicdanını kanattı. Yaşlı adamı gözaltına almak için darp eden, gaz sıkan sonunda ölümüne neden olan o polislerin ruh halini anlamakta zorluk çekiyorum.

Doktorun çağırması ile olay yerine gelen polisler o amcayı oturtup 5 dakika dinleselerdi, hiç bunlar da olmazdı. O amca da gerekirse karakola da giderdi. Ama öyle yapmadılar, düşmanca ve suçlu muamelesi tavrını ortaya koydular. Yaşlı adama ters kelepçe taktılar. Darp ettiler. Gaz sıktılar. Neden? Sonuç sadece ölen Yusuf amcayı değil, tüm ailesini yasa boğdular. Ömür boyu unutulmayacak ve her hatırlandığında acıyı yeniden yaşayacakları duruma bıraktılar. Yetmedi milletin vicdanlarına hançeri sapladılar.

Yusuf amca eşinin hastalığından dolayı üzüntülü ve gergin olabilirdi. Doktorla da tartışabilirdi. Doktor da 82 yaşındaki amcadan korkup polis çağırabilirdi. Zaten bunların olduğu da oldu. Ama devlet adına görev yapan polisler nefisleri ile hareket edemezlerdi. 82 yaşındaki vatandaşı önce sakinleştirmek, ardından olayı dinlemek ve sonrasında yasaların emrettiğini yapmak durumunda idiler. Ama onlar duyguları ile hareket edip direk ceza vermeye kalktılar. Böylece de kendi ruh hallerini tüm millete açıkça ifşa ettiler. Ama sonuç çok ağır oldu.

Elbette ki, Yusuf amcanın eceli gelmiştir. Bundan kimsenin şüphesi yoktur. Allah (cc) rahmet eylesin. Ancak, devlet milleti için vardır. Devlet millet kaynaşmasını, birlik ve beraberliğinin gelişmesini baltalamak değildi o polislerin görevi.

Doktorlara ve sağlık çalışanlarına karşı artan şiddet ve bu şiddet olaylarının medyada geniş yer bulmasının da payı vardır elbette. Bunu inkar edemeyiz. İşte tam da burada devlet dengeli olmalıdır. Adil olmalıdır. Her ne olursa olsun, 82 yaşındaki bir vatandaşın devletin kolluk kuvvetlerince bu şekilde ölümüne neden olması kabul edilemez. O polislerin de sadece açığa alınmaları yetmez. O psikoloji ile bu mesleği yapamayacakları açıktır. Bence meslekten ihraç edilmeliler. Hatta kendileri bu vicdan azabını yaşamamaları için de mesleği bırakmalılar.

Meseleyi vatandaş olarak düşününce, ‘Kalp krizi geçirip öldü’ diyerek dosyanın kolay kapatılması da devletimize olan güvenin zedelenmesine neden olacağı fikrindeyim. Raporu veren de ölüme neden olan da devletin görevlileri olması sebebi ile kafalarda soru işaretleri bırakılmamalı. Olay derinlemesine araştırılmalı ve eğer ölüme darp ya da şiddetin neden olduğu ortaya çıkarsa, bunun sorumlularını da millet adına devletin ortaya çıkarması ve cezalandırması vicdanları rahatlatacaktır.

Yeni Türkiye’den çok umutluyum. Yeni sistemi birlikte birliğimiz ve beraberliğimizin pekişeceği geleceğin temelleri olarak görüyorum. Adaletsizliğin tartışıldığı dönemlerin biteceği, sevgi ve kucaklaşmanın olacağı dönem olarak hayal ediyorum. Bu beklentiyi bozacak hiçbir kişi ve kuruma izin verilmemelidir. Çünkü bizler, bunu başarmak zorundayız.

Alemlere rahmet Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) şu hadisini hatırlayalım ve bu sözümün bittiği yer olsun.

“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, zulmedilmesine de yardımcı olmaz. Kim arkadaşının ihtiyacını giderirse, Allah Teâlâ da onun ihtiyacını giderir. Kim, Müslümanın sıkıntısını kaldırırsa, Allah da kıyamet günü onun sıkıntılarını kaldırır. Kim, Müslümanın ayıbını örterse, Allah Teâlâ da kıyamette onun ayıbını örter.” (Tirmizi)

Selam ve dua ile…