Gün geçmiyor ki x bir TV kanalında yeni bir aile dramı dizisi türemesin.

Ne olduğunu anlamaya çalışırken , kim kime düşman, kim kime aşık derken x dizi reytinglerin kurbanı olup televizyonun tozlu arşivlerine kaldırılıyor.

Bizl 80’lerin kuşağı olarak o tüm aileyi ekranın başına toplayan sevginin en saf ve doğal halini, yardımlaşmanın en temiz yapıldığı, düşmanlığın bile bir özürle dostluğa dönüştüğü dizilerin fertleriyiz.

Nerede o Perihan Abla, nerede o Bizimkiler’deki meraklı ama bir o kadar komşu Sabri Bey. Her sorunda kapısını çaldığımızda açacağını bildiğimiz komşuların olduğu “Mahallenin Muhtarları” …80’ler dizisi…

Biz 80’lerin, 90’ların getirdiklerini ne zaman kaybettik? Artık birbirine yalan söyleyen, küfreden, en ufak sorunu bile namlunun ucunda bekleyen kurşuna çözdüren bir devre terk ettik.

Seyrettiğimiz son vizyon diziler bizi biz yapan değerlerden o kadar uzaklar ki.

“Haydi çocuklar çayımız, meyvemiz, mısırımız hazır. Dizimiz başlıyor!” diye seslenecek nidalardan o kadar uzağız ki…

Gençlerin arasında dolaşan son moda trend lakaplar, alınıp giyilecek giysiler, ayna karşısında son rötuşlarla yapılacak saçlar, öğrenilen her "biz olmayan" alışkanlıklar…

Nereye ve hangi zamana gebe bu varoluşlar?..

Toplumun yozlaştığı diziler artık aile kavramımızı bile ortadan kaldırıyor.

Dur demek için acaba çok mu geç kaldık? Evdeki huzurumuzu, zevklerimizi, sevgimizi dizilere göre yaşamaya başladık.

Okul çağına bile gelmemiş çocuklar, yanlışın kol gezdiği vurdulu kırdılı, kılıç-silah bütününden oluşan komple ahlaki kurallar dışı alışkanlıklarla büyüyorlar.

Aile içinde sempatik görünen bu davranışlar alışkanlığa dönüşüp sonra da yıllar içinde toplumsal olaylarda hep sivrilen fertler olarak karşımıza çıkıyor.

Bizlere düşen en büyük görev bu dizileri izlememek…

Bu dizileri izlememeyi öğütlüyoruz her zaman ama Aşk-ı Memnu dizisinin final sahnesinin reytinglerini duymak istemezsiniz.

Üstüne üstlük bu diziler sadece Türkiye’de değil, bazı ülkelerde de gösterimde. Gerçek tarihten uzaklaşıp günümüze uyarlanan sözüm ona senaryoları bizi bizden alıp gidiyor.

Reytinglere kurban ettiğimiz aile yapısını asıl neye kurban ettiğimizi anladığımızda çok geç olacak.

Dizilerden almadığımız iyi mesaj ‘Dizilerin Sessizliği’ çoktan oldu bile!

Kalın sağlıcakla…